Av. Şerif YILMAZ

ALMANYA DIŞINDA HER ALMAN VATANDAŞINDAN DOĞAN ALMAN VATANDAŞI OLAMAYABİLİR

1913 yılından itibaren yürürlüğe giren Alman İmparatorluk ve Vatandaşlık Kanunu’nun (Reich-und Staatsangehörigkeitsgesetz) 01.01.2000 tarihine kadarki hükümlerine göre kan/soybağı esası (ius sanguinis) gereğince dünyanın neresinde olursa olsun Alman vatandaşı bir anne veya babadan dünyaya gelen çocuk, doğumundan itibaren Alman vatandaşıdır. Bu hükümlere göre buluntu çocuklar hariç Almanya’da doğum yeri esasına (ius soli) göre Alman vatandaşlığının kazanılması mümkün değildi.

15.07.1999 tarihinde Alman Federal Meclisinde kabul edilen 23.07.1999 tarihli Federal Resmî Gazetesinde yayımlanan 38 sayılı Reform Kanunuyla Alman İmparatorluk ve Vatandaşlık Kanunu’nun ismi aynı tarihten itibaren “Alman Vatandaşlık Kanunu- Staatsangehörigkeitsgesetz” şeklinde değiştirilmiş, kanunun 4. maddesine 3 ve 4. fıkralar eklenerek iki yabancı ebeveynden (ör: Türk anne ve/veya baba) Almanya’da dünyaya gelen çocuklara ilk defa doğum yeri esasına göre Alman vatandaşlığını kazanma hakkı verilmiştir (Gesetz zur Reform des Staatsangehörigkeitsrechts, BGBl 1999 Teil I, S. 1618).

Ancak aynı Reform Kanununun 5/3 maddesi gereğince 3 ve 4. fıkraların yürürlük tarihi 01.01.2000 tarihi olarak belirlendiğinden bu hak Almanya’da doğan her çocuğa değil, bu tarihten sonra Almanya’da doğan çocuklar için verilmektedir.

Bu tarihten önce Almanya’da doğan çocuklardan sadece 02.01.1990-31.12.1999 tarihleri arasında doğanlar için istisnai ve geçici bir düzenleme ile bu hak verildi. Bu çocuklar için de Reform Kanunuyla Alman Vatandaşlık Kanunu’na “40b” maddesi eklenerek 01.01.2000 tarihinde halen ikametleri Almanya’da bulunuyorsa ebeveynlerinden birinin 31.12.2000 tarihine kadar başvurusu üzerine Alman vatandaşlığını kazanma hakkı verildi.

Kanunda bunlar dışında daha önceki yıllarda Almanya’da doğanlar için bir düzenleme yapılmadığından bunların Alman vatandaşlık hakkı bulunmuyor.

Kısacası bu düzenlemeye göre 01.01.2000 tarihinden itibaren Almanya’da doğan çocuğun doğum yeri esasına göre Alman vatandaşlığını kazanması için ebeveynlerinden en az birinin doğum anında 8 yıldan beri Almanya’da yasal ikamet etmesi ve süresiz oturum hakkına sahip olması gerekiyor. Aynı şartlar ebeveyninden birinin 31.12.2000 tarihine kadar başvurusu yapılan Almanya’da 02.01.1990-31.12.1999 tarihleri arasında doğan çocuklar için de aranmakta.

Bu çocuklar Almanya’da doğduklarından Alman vatandaşı, anne ve/veya babasından dolayı soy bağı esasına göre aynı zamanda Türk vatandaşı olduklarından aynı kanuni düzenleme ile 18 yaşlarını doldurduktan 23 yaşlarını dolduracakları tarihe kadar bir beyan vererek her iki vatandaşlıktan birini seçme zorunluluğu (Optionspflicht) getirildi ise de 2014 yılında bu seçme zorunluluğu belirli şartlarla, 27.06.2024 tarihinden itibaren yürürlüğe giren kanun değişikliğiyle de çifte vatandaşlık hakkı verildiğinden tamamen kanundan kaldırıldı.

İster soy bağı esasına isterse doğum yeri esasına göre Alman vatandaşlığının kazanan kişilerin yurtdışında doğan çocuklarından dünyaya gelen çocuklarının soy bağı esasına göre Alman vatandaşlığını doğrudan kazanmasına 1999 yılındaki Reform Kanunuyla 4. maddeye eklenen 4. fıkra ile sınırlandırmalar getirilmiştir.

Bu düzenlemeye göre herhangi bir Alman vatandaşı 31.12.1999 tarihinden sonra Almanya dışında doğmuş ve mutat ikametgahının da Almanya dışında bulunması halinde anne veya babası Alman vatandaşı olsa bile kendisinden Almanya dışında doğan çocuk otomatikman Alman vatandaşlığını kazanamıyor.

Bu Almanya dışında doğan çocuğun Alman vatandaşlığını otomatikman alabilmesi için doğduğu ülke hukukuna göre çocuğun vatansız kalması gerekir.

Çocuk vatansız kalmıyor ve doğduğu ülke hukukuna göre o ülke vatandaşlığını kazanıyorsa bu durumda ebeveynlerinin Almanya’da yetkili Nüfus Müdürlüğüne (Standesamt) ya da yurtdışındaki Alman Büyükelçiliği veya Konsolosluğuna çocuğun doğumundan itibaren bir yıl içerisinde başvurup Alman Nüfus Kanunu’nun (Personenstandsgesetz) 36. maddesi gereğince doğumu tescil ettirmeleri gerekir. Her iki ebeveyn de Alman vatandaşı ise başvuruyu herhangi bir ebeveynin yapması yeterli kabul ediliyor. Yani burada otomatikman değil bir yıl içerisinde başvuru üzerine Alman vatandaşlığının kazanılması söz konusudur. Bu nedenle ebeveynlerin bu bir yıllık hak düşürücü süreye dikkat etmeleri gerekiyor.

Bu süreyi geçiren ebeveynin Alman Vatandaşlık Kanunu’nun 5. maddesi gereğince beyanla bu çocuğun Alman vatandaşlığını kazanmasını sağlaması mümkün değildir.

Alman vatandaşlığının kazanılmasında getirilen bu 4. fıkradaki sınırlandırmanın amacı kanunun gerekçesinde yurtdışında yaşayan Almanların yurtdışında yaşayan nesillerinin Almanya ile bir bağlarının kalmaması şeklinde açıklanmıştır.

Bu anlatımlardan sonra konunun daha iyi anlaşılması için somut bir örnek verelim.

Örneğin mavi kart hakkı sahibi Alman vatandaşı Sevim hanım ile Türk vatandaşı ve Türkiye’de ikamet eden Faruk bey evlenmiş ve Faruk beyin işinden dolayı 1998 yılından itibaren Türkiye’de ikamet etmeye başlamışlar. Türkiye’de Denizli’de ikamet ederlerken bu evliliklerinden 01.07.2000 tarihinde Halime isimli bir kızları dünyaya gelmiştir. Halime annesinden dolayı soy bağı esasına göre doğrudan Alman vatandaşı babasından dolayı Türk vatandaşıdır. Halime 2021 yılında Türkiye’de Cem isimli Türk vatandaşı ile evlenir ve 01.12.2023 tarihinde bu çiftin Kaan isminde oğlu dünyaya gelir.

İşte bu 4. fıkradaki düzenlemeye göre Kaan, annesi Alman vatandaşı Halime hanımdan dolayı otomatikman Alman vatandaşı olamaz. Çünkü Almanya dışında Türkiye’de doğmuş ve annesi orada ikamet etmektedir. Burada anne Halime hanımın Almanya’da bir ikamet adres kaydının olmasının da hiçbir önemi yoktur. Ayrıca istisna uygulaması olan vatansız kalma durumu da bulunmuyor. Çünkü babası Faruk beyden dolayı aynı zaman da Türk vatandaşı oluyor.

Kaan’ın Alman vatandaşı olması için annesi Halime hanımın Kaan’ın doğumdan itibaren bir yıl içerisinde yani 01.12.2024 tarihine kadar ya Almanya’daki yetkili Nüfus Dairesine ya da Türkiye’deki Alman Konsolosluğuna doğumun tescili için müracaat etmesi gerekiyor. Şayet bu tescil başvurusu eksiksiz ve süresinde yapılırsa Kaan Alman kimliği alabilir. Aksi takdirde Kaan bu yolla da Alman vatandaşı olamaz.

Diğer bir örneğimizde ise mavi kartlı Alman vatandaşı Hakan beyle Alman vatandaşı eşi Sandra 2000 yılında evlenmişler ve Hakan beyden dolayı çift aynı yıl Türkiye’de Ankara’da ikamet ederken 2001 yılında Yağmur isimde kız çocukları dünyaya geliyor. Yağmur ebeveynlerinin her ikisi de Alman vatandaşı olduğu için otomatikman sadece Alman vatandaşı oluyor. Elbette mavi kartlı bir babanın çocuğu olduğu için Yağmur da mavi kart hakkı sahibi oluyor. Aile çocuklarıyla birlikte 2010 yılında Almanya’ya geri dönüp ikamet ediyorlar.

Yağmur Almanya’da 2022 yılında yine Alman vatandaşı ve mavi kart hakkı sahibi olan 2000 yılında yine Türkiye’de doğan Deniz beyle evleniyor ve 2023 yılında eşiyle Türkiye’ye taşınarak Muğla’da ikamet etmeye başlıyorlar. Eşler Türkiye’de ikamet ederken 01.06.2024 tarihinde Nisa isminde bir kızları dünyaya geliyor. Elbette Nisa anne ve babası mavi kartlı olduğundan 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nun 28. maddesi gereğince mavi kart hakkı sahibi oluyor.

Bu durumda Alman Vatandaşlık Kanunu’nun 4. maddesin 4. fıkrası gereğince 2024 doğumlu Nisa otomatikman Alman vatandaşı olur. Çünkü her ne kadar anne-babası ve kendisi mavi kart hakkı sahibi olsalar da 5901 sayılı Türk Vatandaşlık Kanunu’nun 27/1 maddesi gereğince yabancı sayılıyorlar. Yani Türk Vatandaşlık Kanunu’nun 7. maddesi gereğince Nisa soy bağına bağlı olarak Türk vatandaşı olamıyor.

Nisa Türkiye’de doğduğundan doğum yeri esasına göre de Türk vatandaşlığını kazanamıyor. Zira Türk Vatandaşlık Kanunu’nun 8/1 maddesine göre Türkiye’de doğan bir çocuk anne veya babasından dolayı bir vatandaşlık kazanamaması halinde Türk vatandaşlığını kazanabiliyor. Yani Nisa’nın vatansız olması halinde Türk vatandaşı olma hakkı oluyor. Ancak Nisa vatansız değil anne ve babasından dolayı Alman vatandaşlığını alabiliyor.

Kısacası Alman Vatandaşlık Kanunu’nun 4/4 maddesi gereğince Nisa, anne ve babasının 01.01.2000 tarihinden sonra Türkiye’de doğmasına ve kendisinin doğduğu tarihte Türkiye’de ikamet etmelerine rağmen Türkiye’de vatansız kalma durumu olduğundan Nisa’nın anne veya babasının birinin Almanya’da yetkili Nüfus Dairesine ya da Türkiye’deki Alman Konsolosluğuna doğumun tescili için müracaat etmesi halinde Alman vatandaşlığını kazanır. Burada anne Yağmur ve baba Deniz’in Almanya’da bir ikamet adres kayıtlarının olmasının da hiçbir önemi bulunmuyor.

Son olarak bu örneğimizdeki Nisa’nın babası Deniz beyin 2000 yılında Türkiye’de değil de Almanya’da doğduğunu kabul edersek bu durumda kanunun 4/4 maddesindeki sınırlama şartı oluşmayacağından Nisa otomatikman Alman vatandaşlığını kazanacaktır. Çünkü kanun “Eğer her iki ebeveyn de Alman vatandaşı ise, birinci cümle hükmü sadece her ikisinin de burada belirtilen şartlara tabi olması halinde uygulanacaktır” hükmü gereğince Alman vatandaşlığının sınırlama şartlarından biri ebeveynlerden biri için uymamaktadır.

Sizler için verebileceğimiz genel bilgiler bunlar. Daha fazla sorularınız için lütfen bize değil, Alman hukukunda uzman avukat meslektaşlarımıza müracaat ederek detaylı bilgi alın.

Av. Şerif YILMAZ

 

Bu ayrıntıya dikkat! HER ALMAN VATANDAŞINDAN DOĞAN ÇOCUK ALMAN VATANDAŞLIĞINI ALAMAYABİLİR! Videomuzu izlemek için lütfen tıklayınız!

 

Cookie Consent mit Real Cookie Banner