Av. Şerif YILMAZ

SÖZLEŞME AYLIĞI VE SÖZLEŞME AYLIĞININ TAM AYLIĞA ÇEVRİLMESİ

Türkiye Cumhuriyeti devletinin en sonuncusu 01.05.2023 tarihinde yürürlüğe giren İran İslam Cumhuriyeti ile olmak üzere toplam 35 ülke ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmaktadır. Bu ülkelerle yapılan sosyal güvenlik sözleşme hükümlerine göre uygulama farklılıkları bulunmaktadır.

Vatandaşlık durumlarına bakılmaksızın bazı ülkelerle yapılan sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince iki ülkede geçen uzun vadeli, bazılarında hem uzun hem de kısa vadeli sigorta kollarına tabi çalışmalar birleştirilerek sigortalılığın geçtiği ülkedeki sürelere eklenir ve o ülke mevzuatına göre emekli aylığına hak kazanılması halinde sigortalıya kısmi sözleşme yaşlılık veya malullük aylığı, ölümü halinde ise geriye bıraktığı hak sahiplerine (dul ve yetimlerine) kısmi sözleşme ölüm aylığı bağlanır.

Biz bu aylıklara kısaca “Kısmi Sözleşme Aylığı” diyoruz.

Örnek  1: 01.03.1965 doğumlu Latife Hanım’ın Türkiye’de 1982-1984 yılları arasında 500 gün SSK kapsamında çalışması var. Almanya’da ise 1986’dan itibaren çalışmaları başlıyor. Sosyal güvenlik sözleşmesi gereğince her iki ülkedeki çalışma süreleri birleştirildiğinde toplam 5000 günden fazla ettiğinden Latife hanıma Almanya ve Türkiye hizmetleri birleştirilerek 01.06.2006 tarihinden itibaren sadece Türkiye’deki 500 günlük sigortalılığına karşılık gelen kısmi sözleşme yaşlılık aylığı bağlanıyor.

Örnek 2: 01.03.1960 doğumlu Müfit beyin Türkiye’de 1982-1984 yılları arasında SSK kapsamında 700 gün ödenmiş prim günü bulunuyor. 1991 yılından sonra Almanya’da çalışmaya başlayan ancak 2007 yılında Almanya’da malulen emekli olan Müfit beyin her iki ülkedeki çalışma süreleri birleştirildiğinde 1800 günden fazla ettiğinden kendisine 01.08.2007 tarihinden itibaren Türkiye’deki 700 günlük sigortalılığına karşılık gelen kısmi malullük sözleşme aylığı olarak bağlanıyor.

Örnek 3: 01.03.1975 doğumlu Sezai beyin Türkiye’de 1992-1995 yılları arasında SSK kapsamında 650 gün ödenmiş prim günü bulunuyor. 1999 yılından sonra Almanya’da çalışmaya başlayan ancak 2007 yılında Almanya’da vefat eden Sezai beyin her iki ülkedeki çalışma süreleri birleştirildiğinde 1800 günden fazla ettiğinden geriye bıraktığı hak sahibi eşi Nadide hanıma 01.08.2007 tarihinden itibaren Türkiye’deki 650 günlük sigortalılığa karşılık gelen kısmi ölüm (dul) sözleşme aylığı olarak bağlanıyor.

Hangi sigortalılık süreleri birleştirilir?

Yukarıda da belirtildiği gibi her ülkedeki her süre birleştirilemiyor. Bu tamamen o ülke ile yapılan sosyal güvenlik sözleşme hükümlerine göre değişiyor. Bu makalemizde tüm ülkeleri izah etmemiz mümkün olmadığından Türklerin Avrupa’da en yoğun yaşadığı Federal Almanya Cumhuriyeti ile yapılan sosyal güvenlik sözleşmesine yer vereceğiz.

30.04.1964 tarihli ve 01.11.1965 tarihinde yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti ile Federal Almanya Cumhuriyeti arasında imzalanan ancak 02.11.1984 tarihli ve 01.04.1987 tarihinde yürürlüğe giren revizyon anlaşması ile değişikliğe uğrayan Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 27. maddesinin verdiği yetki ile sözleşme aylıkların bağlanmasında Türk ve Alman mevzuatına göre dikkate alınabilecek sigortalılık sürelerinin bulunması halinde, Türkiye’de 5510 sayılı Kanun, mülga 506 (SSK), 1479 (BAĞ-KUR), 2925 (Çiftçi BAĞ-KUR’u), 2926 (Tarım SSK) sayılı kanunlar, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi kapsamındaki sandıklarda geçen zorunlu veya isteğe bağlı sigortalılık süreleri iki ülke arasındaki hizmet birleştirilmesinde kabul edilmektedir. Ayrıca gerek mülga kanunlara gerekse 5510 sayılı Kanunun 41. maddesine göre askerlik, doğum, avukatlık stajı gibi Türkiye içi hizmet borçlanma süreleri de iki ülke hizmetlerinin birleştirilmesinde sigortalılık süresi olarak kabul ediliyor.

Lâkin gerek 2147 gerekse 3201 sayılı Yurtdışı Borçlanma Kanunlarına göre borçlandırılan yurtdışı hizmet süreleri iki ülke arasındaki hizmet birleştirilmesinde dikkate alınmamaktadır.

Ayrıca mülga 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanununun ek geçici 4. maddesi gereğince bu kanuna tabi isteğe bağlı sigortalı iken 04.05.1979 tarihi itibariyle 40 yaşını kadın, 45 yaşını geçen erkek sigortalılar sigortalı oldukları tarihten geriye doğru 10 yıllık süreyi borçlanıp bedelini yatırmış iseler elde edilen bu süreler 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi kapsamında bağlanacak sözleşme aylıklarında nazara alınıyor fakat bu süreler Almanya’daki sürelere hizmet birleştirmesinde eklenemiyor.

Alman Sigorta Kurumları Deutsche Rentenversicherung (DRV) veya Deutsche Rentenversicherung Knappschaft-Bahn-See tarafından TR 4 formu ile Türk Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) bildirilen zorunlu sigortalılık süreleri (Pflichtbeitragzeiten) ile zorunlu sigorta kodu ile bildirilen işsizlik süreleri (Arbeitslosengeld), hastalık ödeneği (Krankengeldbezug), intibak parası (Anpassungsgeld), sigortadan muaf cüzi çalışma süreleri (Aushilfe, Minijob, Geringfügige versicherungsfreie Beschäftigung), çocuk yetiştirme süreleri (Kindererziehungszeiten), bakım dolayısıyla sigortalılık süreleri (Pflichtbeitragzeiten für Pflegetätigkeit) Türkiye’deki hizmetlerle birleştirilebilmektedir.

Ayrıca Deutsche Rentenversicherung Knappschaft-Bahn-See tarafından Sözleşmenin 29. maddesi gereğince Almanya’da maden işletmelerinde yer altında madenci işçi (Bergmann) olarak geçen ve bildirilen prim süreleri yine Sözleşmenin 27. maddesi gereğince Türk mevzuatına göre erken yaşlılık aylığının bağlanmasında Türkiye’de maden işletmelerinin yer altında geçen sürelerle eşdeğer kabul edildiğinden bu süreler de hizmet birleştirmesine tabidir.

Bu hizmetlerin birleştirilmesinde TR 4 (sigortalılık süresi listesi) ve TR 5 (maden yer altı çalışma süreleri) formları kullanılmaktadır.

Bu formlara ve belgelere göre her iki ülkedeki zorunlu veya isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin aynı zamana denk gelmesi halinde, sözleşme gereğince çalışmalar birbirini takip eden çalışma olarak kabul edildiğinden Türkiye’de geçen ve çakışan prim ödeme gün sayıları iptal edilmektedir.

Sözleşme aylığının bağlanması için nasıl ve nereye başvuru yapılır?

Sosyal güvenlik sözleşmesinin 46. maddesi gereğince yukarıda izah edilen nitelikte Türkiye ve Almanya’da sigortalılık süreleri bulunan sigortalılarla bunların hak sahipleri ikamet ettikleri veya geçici olarak bulundukları ülkenin sosyal sigorta kurumuna sözleşme aylığının bağlanması için müracaat edebilirler. Başvuruyu alan ülkedeki sosyal güvenlik kurumu Almanya-Türkiye Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin Uygulanmasına Ait Tatbikat Sözleşmesinin (İdari Sözleşme- Durchführungsabkommen) 7. maddesi gereğince başvuruyu hemen diğer ülke sosyal güvenlik kurumuna iletmesi gerekiyor. Bu ülkeye başvuru tarihi diğer ülke için de başvuru tarihi olarak kabul ediliyor.

SGK Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğünün 05.08.2010 tarihli ve 2010/91 sayılı genelgesine göre SSK (4/1-a) ve BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamındaki sigortalıların yaşlılık, malullük ve ölüm sözleşme aylığı bağlanmasına ilişkin taleplerini en son sigortalı olunan il veya ilçedeki sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezine, Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamındakilerin ise Ankara’daki SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığına iletmeleri gerekiyor.

Almanya’daki başvurular ise yine tabi olunan Alman Sigorta Kurumları Deutsche Rentenversicherung (DRV) veya Deutsche Rentenversicherung Knappschaft-Bahn-See kurumuna yapılacaktır.

Sözleşme aylığı başvurularında sigortalının tahsis talebine ilişkin TR 2, dul eş ve yetimlerin başvurularında TR 3, sadece yetim aylığı talebinde TR 3a ve Türkiye ve Almanya’daki çalışmalara ait beyan formu olan TR 6 formları kullanılmaktadır. Bu formlardan TR 2, TR 3 ve TR 3a formları başvuruyu alan kurum çalışanı tarafından sigortalının veya hak sahibinin duruma uygun olarak dolduruluyor. TR 6 formunun ise aylık talep eden tarafından doldurulup imzalanması yeterli.

KISMİ SÖZLEŞME EMEKLİ AYLIĞI NEDİR VE NASIL BAĞLANIR? Video için lütfen tıklayınız!

Sözleşme aylığı alan Türkiye’de ve Almanya’da çalışabilir mi?

Bu konu çeşitli ülkelerle yapılan sosyal güvenlik sözleşmesi hükümlerine göre değişmekle birlikte Almanya-Türkiye Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre kısmi yaşlılık, malullük veya ölüm sözleşme aylığı bağlananların ne Türkiye’de ne de Almanya’da çalışmasını yasaklayan bir hüküm bulunmuyor.

Ancak burada kısmi sözleşme aylığını bağlayan ülkenin sosyal güvenliğe ilişkin mevzuatı uygulanıyor. Bu bağlamda, yaşlılık aylıkları yönünden örneğin Türkiye’de eski SSK kanunu yani mülga 506 sayılı Kanuna göre geçen süreler dolayısıyla kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanmış ise SGK aylığın bağlandığı tarih itibariyle mülga 506 sayılı Kanunun 60. ve 62. maddesi gereğince hem Türkiye’deki hem Almanya’daki işten ayrılma şartı yani çalışmama şartı aramaktadır.

Oysa bu kanunun işten ayrılma hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinden SGK’nın uygulaması hukuka aykırıdır. Aslında mevzuata göre kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanan sigortalının iki seçeneği bulunmaktadır. İsterse kısmi sözleşme aylığını durdurup Türkiye’de çalışarak Türkiye sürelerini tamamlayıp kısmi sözleşme aylığını tam aylığa çevirebilir. İsterse de SGK’nın uygulamasının aksine kısmi sözleşme aylığını alırken bir işverene bağlı olarak çalışacaksa Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyerek çalışmasına devam edebilir. Elbette bu söylediklerimiz 4/1-a ve 4/1-b çalışmaları için mümkün iken 4/1-c yani memur olarak çalışmaya başlaması halinde mevzuata göre kısmi sözleşme aylığın kesilmesi gerekmektedir.

Malullük aylıkları yönünden baktığımızda ise Türk sosyal güvenlik sistemindeki gerek eski gerekse yeni mevzuata göre kısmi malullük sözleşme aylığı bağlananlar ne Türkiye’de ne Almanya’da çalışabilir. Çalışma halinde bu malullük aylıkları kesilir.

Almanya’da çalışma ile ilgili olarak ise SGK’nın 2010/91 sayılı ve yürürlükten kaldırılan 2012/24 sayılı genelgeler ekindeki tabloda kısmi yaşlılık ve malullük ayıklarının kesilmesine neden olan Almanya sigortalılık süreleri gösterilmiştir.

Kısmi sözleşme aylığını Türkiye bağladığına göre sosyal güvenlik sözleşmesine göre Türkiye’deki mevzuat hükümleri uygulanacağından SGK’nın bu genelgeleri ekinde yer alan tablodaki Almanya sigortalılık sürelerinin kısmi yaşlılık sözleşme aylığının kesilmesine neden olması mümkün değil, hukuka aykırıdır. Zira bu sigortalılık sürelerinin emekli aylığını kesip kesmemesi şayet Almanya kısmi sözleşme aylığını bağlasa idi Alman sosyal güvenlik mevzuatına göre değerlendirilebilirdi.

Her şeyden önce kısmi sözleşme aylığı Almanya-Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümlerine ve Türkiye’de mülga 506 (SSK), 1479 (BAĞ-KUR), 2925 (Çiftçi BAĞ-KUR’u), 2926 (Tarım SSK) sayılı kanunların, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi hükümlerine göre bağlanmıştır. Ne Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümlerinde ne de zikredilen bu kanun hükümlerinde aylık bağlanan sigortalıların Almanya’da çalışmalarını engelleyen bir hüküm yoktur.

Yurtdışında çalışma yasağı iki grup için söz konusudur. Birincisi 3201 sayılı Kanuna göre yurtdışı sürelerinden bir gün bile borçlanıp bedelini yatırarak emekli aylığına hak kazananlar aynı kanunun 6. maddesindeki “Yurda kesin dönüş” şartı sebebiyle 26.06.2020 tarihinden itibaren Almanca Minijob, Aushilfe, Geringfügige versicherungsfreie Beschäftigung olarak ifade edilen ve kendilerinden prim kesilmeyen sigortadan muaf kısa süreli çalışmalar hariç Almanya’da çalışamazlar. Oysa zikredilen kanunlara göre Türkiye’de sigortalılıkları olup bu süreleri sözleşme gereğince Almanya süreleri ile birleştirilip kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlananlar 3201 sayılı Kanundan faydalanıp yurtdışı borçlanma yapmamışlardır. Bu durumda 3201 sayılı Kanundaki yurda kesin dönüş şartı yani yurtdışında (Almanya’da) çalışma ve ikamete dayalı sosyal yardım alma yasağına tabi olmazlar. Hakeza Yargıtay 10. ve 21. Hukuk Daireleri de yerleşik içtihatlarında bu sigortalılar için Almanya’da çalışma yasağı yani yurda kesin dönüş şartı uygulanamayacağına hükmetmiştir.

Yurtdışında çalışma yasağına tabi ikinci grup ise 5510 sayılı Kanunun 30/3 maddesine göre 01.05.2008 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı olup sadece 5510 sayılı Kanuna tabi çalışmalarla emekli aylığına hak kazana sigortalılardır. Sözleşme kısmi aylığı yönünden bunlar için de Almanya’da çalışma yasağının olabilmesi için sözleşme gereğince birleştirilen sigortalılık sürelerinin hem Almanya’da hem de Türkiye’de 01.05.2008 tarihi sonrası olması gerekir.

Şayet 01.05.2008 öncesi Almanya’da sözleşme gereğince birleştirmeye tabi sigortalılık süresi olup daha sonradan Türkiye’de bu tarihten sonra ilk defa sigorta girişi olanların hizmetlerinin birleştirilip sözleşme kısmi yaşlılık aylığı bağlanmış ise bunlar da kısmi sözleşme aylığı alırken Almanya’da istedikleri gibi çalışabilirler. Çünkü bu durumda ilk sigorta girişleri Türkiye’deki 01.05.2008 sonra ilk sigorta girişleri değil Almanya-Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4 maddesi gereğince Almanya’daki ilk sigorta girişleri kabul edilmektedir.

Buna bir örnek verirsek; 01.03.1971 doğumlu Hamza bey Almanya’da 01.06.1991-30.04.2009 yılları arasında çalışmış, daha sonra Türkiye’de bir işverene bağlı olarak 5510 sayılı Kanunun 4/a (eski SSK) maddesi kapsamında 01.10.2010 tarihinden 30.09.2016 tarihine kadar çalışmış, 01.04.2023 tarihinde sözleşme gereğince iki ülke hizmetlerinin birleştirilip kendisine kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanmasını talep etmiş ve 01.05.2023 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanmıştır. Hamza beyin ilk sigorta girişi her ne kadar 01.10.2010 tarihi olsa da sosyal güvenlik sözleşmesinin 29/4 maddesi gereğince ilk sigorta girişi Almanya’daki 01.06.1991 tarihi esas alınacağından kendisi 5510 sayılı Kanunun 30/3 maddesindeki yurtdışında çalışma yasağına girmeyecek ve kısmi sözleşme aylığını alırken Almanya’da çalışması mümkün olacaktır.

Kısmi sözleşme ölüm aylıkları yani dul ve yetim aylıkları yönünden bakarsak burada ayrıma gitmemiz gerekiyor. Türk mevzuatına göre ölenin iki ülke süreleri birleştirilip kendisine SSK, BAĞ-KUR veya Emekli Sandığı gibi hangi statüde ve hangi kanuna tabi olursa olsun kısmi sözleşme dul aylığı bağlanan hak sahibi dul eşleri ile Emekli Sandığı Kanunu kapsamında ölenin birleştirilen sürelerinden dolayı kısmi sözleşme yetim maaşı bağlanan yetimlerinin yurtdışında yurtdışında çalışmalarını engelleyen bir hüküm bulunmadığından aylıklarını alırken hem Türkiye’de hem de Almanya’da çalışmaları mümkündür.

Ancak ölenin her iki ülke hizmetleri birleştirilerek kendilerine 506 sayılı SSK Kanunu, 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanunu veya 5510 sayılı Kanun kapsamında kısmi sözleşme yetim aylığı bağlananlar bu kanunlardaki yurtdışında çalışma yasaklarından dolayı hem Türkiye’de hem de Almanya’da çalışamazlar. Çalışmaları halinde kısmi sözleşme yetim aylıkları kesilir.

KISMİ SÖZLEŞME EMEKLİ AYLIĞI ALAN TÜRKİYE VE ALMANYA’DA ÇALIŞABİLİR Mİ? Video için lütfen tıklayınız!

Sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesi

Sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince sözleşme yaşlılık, malullük ve ölüm aylıklarının gerek 5510 sayılı Kanunun 41. maddesi gereğince askerlik, doğum borçlanmaları gerekse 3201 sayılı Kanuna göre yurtdışı sürelerinin borçlanması yolu ile tam aylığa çevrilmeleri mümkündür.

Zira 3201 sayılı Kanunun 9. maddesine göre sosyal güvenlik sözleşmesi gereğince bağlanan kısmi sözleşme yaşlılık, malullük ve ölüm aylıkları talep halinde yurtdışı çalışma sürelerinin borçlanılmasıyla tahakkuk eden borcun ödenmesini takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrilebiliyor. Bu uygulamada borçlandırma sözleşmeli ülke tarafından bildirilen hizmet cetvelindeki tam aylığa yeterli gün sayısı esas alınıyor. Fakat talep halinde hem sigortalı hem de hak sahipleri bu hizmet cetvellerindeki gün sayılarının tamamını da borçlanabilirler.

SGK’nın 10.01.2021 tarihli ve 2021/2 sayılı Genelgesine göre kısmi sözleşme aylığının bağlanmasından sonra tam aylığa yeter sürenin borçlandırılmasında yurtdışında geçen işsizlik ve ev kadınlığı dönemleri borçlandırma kapsamı dışında tutuluyor. Ancak bir Yargıtay içtihadına göre kısmi sözleşme aylığının bağlanmasından sonra tam aylığa yeter sürenin borçlandırılmasında yurtdışında geçen işsizlik sürelerinin de borçlanma kapsamında olduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 10. HD, 18.04.2013 günlü 2013/3682-8258 sayılı içtihadı)

Kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesi için borçlanma başvurusunun yazılı olarak SGK kurumundan talep edilmesi gerekiyor. Bunun için SGK’nın 08.06.2011 tarihli ve 2011/48 sayılı Genelgesinin yürürlükte olduğu dönemde genelgenin ekindeki “Yurtdışı Hizmet Borçlanma Talep Dilekçesi”nin 12. “Türkiye’den sözleşme göre kısmi aylık alıyorsanız” kısmındaki “Yurtdışı sürelerimin tamamını”, “Kısmi aylığın tam aylığa çıkmasına yetecek asgari süre” veya “…….-…… tarihleri arasındaki süre” şıklarından birinin talep edilmesi gerekiyordu.

Ancak SGK’nın 10.01.2021 tarihli ve 2021/2 sayılı Genelgesi ekinde bu başvuru dilekçe formu değiştirilmiştir. Bu yeni formun (EK-34) 9. “Türkiye’den sözleşmeye göre kısmi aylık alıyor iseniz borçlanmak istediğiniz süre” kısmındaki “Yurtdışı sürelerimin tamamını” veya “Kısmi aylığın tam aylığa dönüştürülmesine yetecek süre” şıklarından birinin işaretlenerek talep edilmesi gerekiyor. Ayrıca zorunlu olmamakla birlikte bu formun 8. “Türkiye’den kısmi aylık alıyor iseniz kurumu ve tahsis/emekli numaranız“ kısmına  tahsis numarasının yazılması gerekiyor.

01.08.2019 tarihinden sonra yapılacak başvurularda bu dilekçede “Kısmi aylığın tam aylığa çıkmasına yetecek asgari süre” kısmının işaretlenmesi halinde aylık talep tarihinden sonraki sigortalılık süreleri hariç̧ tutularak, sözleşme aylığı bağlanmasına esas hizmet belgesinde kayıtlı bulunan en son tarihten geriye doğru gidilmek suretiyle borçlanılacak süre belirleniyor.

Sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde borçlanma için başvurulacak birim

SSK (4/1-a), BAĞ-KUR (4/1-b) ve Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında bağlanan kısmi sözleşme aylıklarının tam aylığa çevrilmesinde yurtdışı borçlanması için kısmi sözleşme aylığını bağlayan sosyal güvenlik kurumuna veya merkezine başvuru yapılmalı.

01.08.2019 tarihi sonrası yapılan yurtdışı borçlanma başvurusu alan SGK birimi borçlanma talebine istinaden yukarıda açıklanan mülga 2829 sayılı Kanun veya 5510 sayılı kanunun 53. maddesine göre tam aylığın bağlanacağı statüyü belirleyecektir. Ancak, yapılacak borçlanma ile aylığın bağlanması gereken statüye göre tam aylığa hak kazanılamaması durumunda borçlanma işlemi gerçekleştirilmiyor ve talep sahibine kısmi aylığın tam aylığa dönüştürülmesine yetecek yurt dışı sigortalılık süresinin bulunmadığı bilgisi verilerek borçlanma talebi reddedililiyor.

SSK (4/1-a), BAĞ-KUR (4/1-b) ve Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında bağlanan kısmi aylığı yapılacak borçlanma sonucunda aynı statüde tam aylığa dönüştürülecek ise, kısmi aylığı bağlayan birim, yurt dışı borçlanma işlemlerini ve kısmi aylığın tam aylığa dönüştürme işlemini gerçekleştirmektedir.

SSK (4/1-a) kapsamında Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre SGİM/SGM’ler tarafından bağlanan kısmi aylığın yapılacak borçlanma sonucunda tam aylığa dönüştürülmesi BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında yapılacaksa, kısmi aylığı bağlayan birim borçlanma işlemlerini gerçekleştiriyor, borçlanma tutarının ödenmesi sonrası bağladığı kısmi aylığı keserek tam aylık bağlanması için dosyayı aynı ildeki BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında aylık bağlayan birime gönderiyor.

Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında bağlanan kısmi aylığın yapılacak borçlanma sonucunda tam aylığa dönüştürülmesi aynı statüde yapılacaksa, borçlanma işlemleri SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürülüğü (EHGM) Yurtdışı Sözleşmeler ve Emeklilik Daire Başkanlığı (YSEDB) tarafından gerçekleştiriliyor. Sigortalının borçlanma tutarının tamamını ödemesini müteakip, kısmi aylığın tam aylığa dönüştürülmesi için borçlanma tutarının ödendiği bilgisi YSEDB tarafından EHGM Kamu Görevlileri Emeklilik Daire Başkanlığına (KGEDB) bildiriliyor.

Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında bağlanan kısmi aylığın yapılacak yurtdışı borçlanma sonucunda tam aylığa dönüştürülmesi BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında yapılacaksa, borçlanma işlemleri yine YSEDB tarafından gerçekleştiriliyor. Borçlanma tutarının ödenmesini müteakip bağlanan kısmi aylığın kesilmesi ve tam aylık bağlanması için Bağkur (4/1-b) kapsamında aylık bağlayan SGİM/SGM’ye gönderildiği bilgisi KGEDB’ye veriliyor.

Tam aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, aylıklar aynı statüde tam aylığa dönüştürülecekse hukuka aykırı olarak kısmi aylığın başlangıç tarihindeki ilgili sosyal güvenlik kanunlarının öngördüğü prim ödeme gün sayısı ve hizmet yılı şartı aranıyor. Bu konuya aşağıda detayları ile değinilmiştir.

Kısmi aylık ilk bağlanan statüden farklı olarak 4/1-b BAĞ-KUR kapsamında tam aylığa dönüştürülecekse, kısmi aylığın başlangıç tarihindeki 4/1-b BAĞ-KUR kapsamındaki tam aylık bağlama şartları esas alınacak ve borçlandırılacak gün sayısı buna göre belirlenecektir.

Emekli sandıkları tarafından bağlanan kısmi aylığın tam aylığa dönüştürülmesinde borçlanma işlemleri (506 sayılı Kanunun geçici 20. madde)

Kanunun 4. maddesinde yapılan değişiklikle yurt dışı borçlanma süreleri 1/8/2019 (dahil) tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi (BAĞ-KUR) kapsamında değerlendirildiğinden, artık 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinde belirtilen emekli sandıkları tarafından yurt dışı borçlanması yapılamamaktadır.

Kısmi aylıkların tam aylığa dönüştürülmesine ilişkin borçlanma talepleri yukarıda belirtilen SGK’nın ilgili birimlerine yapılması gerekiyor.

Yurtdışı borçlanma talebini alan ilgili birim, kısmi aylığı bağlayan sandıktan ilgilinin yurt dışı çalışma süreleri ile sandık aylık bağlama kararının gönderilmesini ve sandık hizmetlerinin GESAK (Geçici 20. Madde Sandıkları Tescil ve Hizmet Kayıt Programı) programına işlenmesini talep ediyor ve ibraz edilen belgelere göre yurtdışı borçlanmasını gerçekleştiriyor. Yapılacak borçlanma işlemi sonucu mülga 2829 sayılı Kanuna veya 5510 sayılı Kanunun 53/6 maddesine göre aylığın bağlanacağı statüyü belirleniyor. Ancak, aylığın bağlanması gereken statüye göre tam aylığa hak kazanılamaması durumunda borçlanma işlemi gerçekleştirilmiyor talep sahibine ve ilgili sandığa tam aylığa yetecek yurtdışı süresi bulunmaması nedeniyle borçlanma talebinin reddedildiği bilgisi veriyor.

506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinde belirtilen emekli sandıkları tarafından bağlanan kısmi aylığın yapılacak borçlanma sonucunda tam aylığa dönüştürülmesi 5510 sayılı Kanunun 4/1-b maddesi (BAĞ-KUR) kapsamında yapılacaksa, borçlanma işlemleri yukarıda zikredilen Kurumun ilgili birimlerince yapılıyor. Borçlanmayı yapan Kurum ilgili birimi borçlanma tutarının ödenmesine müteakip sandık tarafından bağlanan kısmi aylığın kesilmesi ve tam aylık bağlanması için dosya muhteviyatının gönderilmesini ilgili sandıktan talep ediyor.

Örnek: 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinde belirtilen emekli sandığına tabi 01.03.1985-02.04.1988 tarihleri arasında 1031 gün, Almanya’da 01.01.1991-30.11.2003 tarihleri arasında 4650 gün olmak üzere toplam 5681 günü bulunan 01.01.1956 doğumlu erkek bir sigortalıya, 15.11.2018 tarihli tahsis talebine istinaden Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesi esas alınarak 01.12.2018 tarihi itibariyle ilgili sandık tarafından kısmi yaşlılık aylığı bağlanmıştır. 15.10.2019 tarihinde kısmi aylığın tam aylığa dönüştürülmesine yetecek süreyi borçlanmak isteyen bu sigortalının, yurtdışı borçlanması 4/1-b (BAĞ-KUR) kapsamında yapılacaktır. Bu süre mülga 2829 sayılı Kanuna göre son 7 yıllık fiili hizmet hesabında esas alınan 1260 gününden fazla olduğundan kısmi aylık 4/1-b yani BAĞ-KUR kapsamında tam aylığa dönüştürülecektir.

506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinde belirtilen emekli sandıkları tarafından bağlanan kısmi aylığın yapılacak borçlanma sonucunda tam aylığa dönüştürülmesi de sandıklarca gerçekleştirilecek olsa dahi yurtdışı borçlanma işlemleri yine SGK tarafından yapılacaktır.  Bu durumda borçlanma tutarının ödenmesini müteakip bağlanan kısmi aylığın tam aylığa dönüştürülmesi için borçlanılan yurtdışı süreleri ve borç ödeme tarihi borçlanmayı gerçekleştiren SGK birimi tarafından ilgili sandığa bildiriliyor. Nihayetinde sandık tarafından kısmi aylık tam aylığa çevriliyor.

Kısmi aylıkların tam aylığa dönüştürülmesine ilişkin yurtdışı borçlanma talebinin 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesinde belirtilen emekli sandıklarına yapılması durumunda, başvuruyu alan sandık ilgilinin dosyasında bulunan borçlanmaya esas yurtdışı hizmet belgesiyle birlikte talep dilekçesini vakit geçirmeksizin Kurumun ilgili birimine intikal ettiriyor. Başvuruyu alan birim de başvuru tarihini borçlanma talebinin sandık evrak kayıtlarına girdiği tarihi esas alarak, yurtdışı borçlanma işlemini gerçekleştiriyor.

Sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde borçlanılacak statü

3201 sayılı Kanunda yapılan ve 01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişiklik öncesi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde borçlanılacak statü aynı kanunun 3/2 maddesine göre kısmi sözleşme aylığı hangi statüde bağlanmış ise o statüden yapılmaktaydı. Örneğin kısmi sözleşme aylığı SSK (4/1-a) kapsamında bağlanmış ise yurtdışı borçlanması SSK kapsamında, BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında bağlanmış ise yurtdışı borçlanması BAĞ-KUR kapsamında, Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında bağlanmış ise yurtdışı borçlanması Emekli Sandığı kapsamında yapılıyordu.

Kısmi sözleşme aylığının bağlanmasından sonraki statü değişikliği kabul edilmiyordu. Örneğin kısmi sözleşme aylığı Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında bağlanmış ise daha sonradan SSK (4/1-a) kapsamında sigortalılık olsa bile yurtdışı borçlanması Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında yapılmaktaydı. Bu uygulamaya karşı açılan davalarda ise Yargıtay istikrarsız bir şekilde bazen davaların kabulüne bazen de reddine karar vermekteydi. (Yargıtay 10. HD, 04.12.2019 gün, 2018/1653 E., 2019/9455 K.)

Ancak 3201 sayılı Kanunun 5/4 maddesinde yapılan ve 01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişikliğle yurtdışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanunun 4/1-b (eski Bağkur) kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilmeye başlandığından kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde borçlanılacak statünün bir anlamı kalmamıştır. 01.08.2019 tarihinden sonraki borçlanma başvurularında kısmi sözleşme aylığı hangi statüde bağlanırsa bağlansın yurtdışı süreleri 5510 sayılı Kanunun 4/1-b (eski BAĞ-KUR) borçlandırılmaktadır.

Sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesiyle bağlanacak tam aylığın statüsü 

3201 sayılı Kanunun 5/4 maddesinde yapılan ve 01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren değişikliğe paralel olarak aynı kanunla kısmi sözleşme aylıklarının bağlanacağı statüyü belirleyen 9. madde de değişiklik yapılmıştır.

Mezkûr kanun deşikliği ile 9. maddenin birinci fıkrasına “…kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınarak mülga 2829 sayılı Kanun ya da 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi uyarınca tespit edilecek statüye göre ilgili sosyal güvenlik kuruluşunca tam aylığa çevrilir.” cümlesi eklenmiştir.

Bu düzenlemeyi anlayabilmek için öncelikle 01.10.2008 öncesi ilk sigorta girişi olan sigortalıların değişik statüde geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilerek emekli aylığının bağlanacağı statünün belirlenmesinde geçerli olan 2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanunun “Aylığı bağlayacak kurum” başlıklı 8. maddesindeki hükme bakmalıyız. Bu maddeye göre değişik statüde birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere; son 7 yıllık fiili hizmet süresi içinde fiili hizmet süresi fazla olan kurumca, hizmet sürelerinin eşit olması halinde ise eşit hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanıyor. Fakat, malullük, ölüm, 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanununa göre yaş haddinden re’sen emekli olma süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları kurumun kanunla değiştirilmesi hallerinde ilgililere hizmet sürelerinden sonuncusunun tabi olduğu kurumca, kendi mevzuatına göre aylık bağlanıyor.

Madde hükmünden de anlaşılacağı gibi 01.10.2008 öncesi ilk sigorta girişi olan sigortalıların değişik statüde geçen sigortalılık sürelerinin birleştirilerek emekli aylığının bağlanacağı statünün belirlenmesinde sigortalının son yedi yıl için de yani 2520 gün içerisinde en fazla yani 3,5 yıldan bir gün (1261 gün) fazla hangi statüde sigortalılık süresi varsa o statüden emekli aylığına hak kazanma şartları ve emekli aylığının bağlanması gerçekleştiriliyor. Birleştirilen sigortalılık sürelerinin eşit yani 1260=1260 gün olması halinde en son sigortalılık statüsüne göre emekli aylığı bağlanıyor.

Örneğin 01.10.1989 tarihinde Emekli Sandığı kapsamında ilk sigorta girişi olan erkek bir sigortalının 11 tam yıl yani 3960 gün fiili hizmet süresi varken 01.03.2001 tarihinden itibaren SSK kapsamında çalışmaları başlamış ve bu kapsamda 1490 gün sigortalılığı olmuştur. Bu durumda sigortalının son yedi yılda 1490 günle en fazla SSK kapsamında çalışması olduğundan yaşlılık emeklilik aylığı şartları mülga 506 sayılı SSK Kanunu’nun geçici 81. maddesi gereğince 5450 gün prim günü, 25 yıl sigortalılık süresi ve 51 yaş olacaktır. (03.03.2023 tarihli EYT Kanun değişikliği ile bu sigortalı için yaş şartı kaldırılmıştır)

Ancak bu kural malullük ve ölüm (dul ve yetim) aylıkları için geçerli değildir. Aynı kanunun 8/2 maddesi gereğince malullük ve ölüm aylıklarının hizmet birleştirilmesinde son yedi yıldaki en fazla sigortalılık statüsü değil, sigortalılığı bir gün dahi olsa en son sigortalılık statüsüne göre belirlenecektir.

Örneğin 1986 yılında ilk sigorta girişi olan ve SSK kapsamında 1600 günü ve heyetten aldığı %60 malullük raporu olan Fransalı gurbetçi kadın bir sigortalının malulen emekli olabilmesi için SSK kapsamında en az 1800 gün sigortalılık süresi olması gerekir. Fransalı kadın sigortalımız 01.08.2019 tarihinden sonra 01.06.2023 tarihinde eksik 200 gününü yurtdışı sürelerinden borçlanmak istediğinde yurtdışı borçlanması 4/1-b (BAĞ-KUR) kapsamında yapılacağından borçlanma bedelini yatırdığında en son sigortalılık statüsü BAĞ-KUR (4/1-b) olacak ve bu statüden malulen emekli aylığı bağlanacaktır.

Diğer bir örneğimiz 1988 yılında SSK kapsamında ilk defa sigorta girişi ve 100 günü olan sigortalımız 01.06.2007 tarihinde vefat etmiştir. Bu sigortalımızın yetim dul kızı şartları 2022 yılında tamamladığından babasının ölüm tarihi itibariyle yürürlükte olan mülga 506 sayılı Kanun gereğince ölüm aylığı için babasının mevcut süresini 900 güne tamamlamak istemektedir. Babasının 540 günlük askerlik süresini SSK kapsamında borçlanıp yatırmasına rağmen toplam süresi 640 gün olmaktadır. Bunun üzerine yetim hak sahibi kızımız babasının Suudi Arabistan’da geçen yurtdışı sürelerinden 260 gün daha borçlanıp 900 güne tamamlamak istediğinde 01.08.2019 tarihinden sonraki taleplerde ölenin yurtdışı süreleri BAĞ-KUR kapsamında borçlandırılacağından 2829 sayılı Kanunun 8/2 maddesi gereğince ölüm aylığına hak kazanış 1479 sayılı BAĞ-KUR kapsamında değerlendirilecektir. Bu durumda yetim hak sahibi kız çocuğu yetim aylığı alabilmek için babasının sürelerini 1800 güne tamamlamak zorundadır. Bunun için de 260 gün değil 1160 günlük yurtdışı borçlanma yapması gerekecektir.

01.10.2008 tarihi dahil bu tarihten itibaren ilk sigorta girişi olanların hizmet birleştirilmesi ise 2829 sayılı Kanuna göre değil, 5510 sayılı Kanunun “Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi” başlıklı 53. maddesinin 6. fıkrasına göre belirlenmektedir.

Bu düzenlemeye göre 01.10.2008 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4/1-a,4/1-b ve 4/1-c kapsamlarından birden fazlasına tabi olarak çalışmış olanların yaşlılık aylığı bağlanma taleplerinde, en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali, hizmet sürelerinin eşit olması ile malûllük ve ölüm halleri ile yaş haddinden re’sen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları sigortalılık halinin kanunla değiştirilmesi durumunda ise son sigortalılık hali esas alınır.

5510 sayılı Kanunun 53. maddesindeki düzenlemenin 2829 sayılı Kanundaki düzenlemeden tek farkı sadece yaşlılık aylığına esas sürelerin birleştirilmesinde son yedi yıldaki sigortalılık süreleri değil tüm sürelerin toplanıp en fazla prim ödenen sigortalılık statüsüne göre emekli aylığına hak kazanma şartlarının belirlenmesidir.

Bu genel açıklamalardan sonra 01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanunun 9. maddesindeki değişikliği şu şekilde izah edebiliriz;

01.10.2008 öncesi Türkiye’de veya sözleşmeli ülkede ilk defa sigorta girişi olan ve kendilerine sosyal güvenlik sözleşmesi gereğince kısmi sözleşme aylığı bağlanan sigortalılar kısmi sözleşme aylıklarını tam aylığa çevirmek için 01.08.2019 tarihinden sonra yurtdışı borçlanma talebinde bulunduklarında borçlanmaları BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında yapılacak.

Yaşlılık aylıkları açısından borçlanma sonucu Bağkur (4/1-b) kapsamında elde edilen süreler ile kısmi aylık öncesi veya sonrası Türkiye sigortalılık süreleriyle 2829 sayılı Kanuna göre birleştirilecek ve son yedi yıldaki hizmetlerden hangisi 1260 günden fazla ise o sigortalılık statüsüne göre, sürelerin eşit olması halinde son sigortalılık statüsüne göre şayet yeterli süre varsa borçlandırılıp bedelin yatırılması halinde borcun yatırıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tam aylığa çevrilecektir. Malullük ve ölüm aylıklarında ise son sigortalılık statüsü yani 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanunundaki şartlar aranacaktır.

Örnek; 01.09.1955 doğumlu ve Türkiye’de ilk defa 01.03.1978 tarihinden itibaren SSK kapsamında askerlik borçlanması dahil 2350 günü olan erkek sigortalının 01.02.2000 tarihinden itibaren Almanya’da çalışmaları devam ederken başvurusu üzerine kendisine 01.10.2015 tarihinden itibaren kısmi sözleme aylığı bağlanmıştır. Bu sigortalımız 01.06.2023 tarihinde kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunmuştur. Normalde bu sigortalımızın ilk sigorta girişine ve mülga 506 sayılı SSK kanununa göre birden fazla emeklilik şartlarını tamamlaması söz konusudur. Kendisi hem 5000 gün, 25 yıl sigortalılık süresi ile hem de 3600 gün, 15 yıl sigortalılık süresi ve 60 yaş şartlarıyla emekli olabiliyor.

Böyle bir durumda borçlanma talebini alan SGK’dan 5000 günü tamamlamak üzere 2650 günlük bir borçlanma istendiğinde bu defa 2650 gün Bağkur kapsamında borçlandırılacağından hizmetler 2829 sayılı kanuna göre birleştirildiğinde son yedi yıldaki sigortalılık süresinin 1260 günden fazlası BAĞ-KUR kapsamında kalacağından tam aylık şartları 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanunu gereğince süre ya 9000 güne ya da 5400 güne tamamlanması gerekiyor.

Ancak bu sigortalı vatandaşımız SSK kapsamında birden fazla emeklilik şartlarını tamamlayabildiğinden kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunduğunda SGK borçlanmayı yine BAĞ-KUR kapsamında yapacak. Ancak bu defa 3600 gün için yetecek süre 1250 gün olacağından mülga 2829 sayılı Kanuna son yedi yılda SSK süreleri fazla olacağından bu sigortalımız BAĞ-KUR kapsamına girmeden SSK kapsamında 3600 gün üzerinden kısmi sözleşme aylığını tam aylığa çevirebilecektir.

SGK Kurumu uygulamasında hiçbir kanunda ve ikili sosyal güvenlik sözleşmesinde böyle bir hüküm bulunmamasına rağmen sözleşme kısmi aylığının tam aylığa çevrilmesinde tam aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, sözleşme aylığı talebinde bulunulan tarihteki ilgili sosyal sigorta kanunlarına (506, 1479, 2925, 2926 ve 5510 sayılı kanunlar) ait hükümlerin öngördüğü prim ödeme gün sayısı veya hizmet yılı şartını arıyor ve kısmi aylık bağlanırken geçerli olan sigortalılık süresi ve yaş şartı, tam aylık bağlanabilmesi için de geçerli sayıyor. (06.11.2008 tarihli Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin 16/3 maddesi, 08.06.2011 tarihli 2011/48 sayılı Genelge s.48, 06.11.2018 tarihli 2018/38 sayılı Genelge s. 144-145, 08.06.2011 tarihli 2021/2 sayılı Genelge s.44 v.d.)

Örnek 1: 01.03.1963 doğumlu ve Türkiye’de ilk defa 01.03.1988 tarihinden itibaren SSK kapsamında askerlik borçlanması dahil 2350 günü olan erkek sigortalının 01.02.1999 tarihinden itibaren Almanya’da çalışmaları devam ederken başvurusu üzerine kendisine 01.04.2015 tarihinden itibaren kısmi sözleme aylığı bağlanmıştır. Bu sigortalımız 01.06.2023 tarihinde kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunmuştur. Normalde bu sigortalımızın ilk sigorta girişine göre yurtdışı sürelerinden 1250 gün BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlansa bile yukarıda açıkladığımız 2829 sayılı Kanun gereğince yine SSK kapsamında kalıyor ve mülga 506 sayılı SSK kanununa göre 01.06.2023 tarihinde 3600 gün, 15 yıl sigortalılık süresi ve 60 yaş şartlarıyla kısmi sözleşme aylığını tam yaşlılık aylığına çevirebiliyor.

Fakat SGK Kurumu sigortalımızın emeklilik şartlarını belirlerken kısmi sözleşme aylığını tam aylığa yükseltme tarihi olan 01.06.2023 tarihini değil, kısmi sözleşme aylığı bağlanan 01.04.2015 tarihini esas alıyor. Buna göre SGK sigortalı vatandaşımıza “Kısmi sözleşme aylığının bağlandığı 01.04.2015 tarihine göre 3600 günle emekli olmak için 60 yaşını tamamlamadığından bu tarih itibariyle SSK kapsamında kalabilmen için sigortalılık sürelerini 5450 güne tamamlaman gerekecek. 5450-2350 gün = 3100 gün daha BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlandığında ise bu tarih itibariyle emeklilik şartların 2829 sayılı Kanun gereğince BAĞ-KUR kapsamına dönecektir. Bu durumda da gün sayısını 6650 gün daha borçlanarak 9000 güne tamamlanman gerekecektir. Bu nedenle 01.06.2023 tarihi itibariyle 60 yaşını doldursan bile ne SSK kapsamında 3600 günle, ne de 5400 günle BAĞ-KUR kapsamında kısmi sözleşme aylığını tam aylığa çevirmiyorum, reddediyorum” diyor.

Örnek 2: 01.03.1968 doğumlu ve Türkiye’de ilk defa 01.03.1988 tarihinden itibaren SSK kapsamında 200 günü olan kadın sigortalının 01.02.1999 tarihinden itibaren Almanya’da çalışmaları devam ederken başvurusu üzerine kendisine 01.04.2015 tarihinden itibaren kısmi sözleme aylığı bağlanmıştır. Bu sigortalımız 01.04.2022 tarihinde Almanya’da malulen emekli olduğundan 01.06.2023 tarihinde kısmi sözleşme aylığının tam malullük aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunmuştur. Normalde bu sigortalımızın ilk sigorta girişine göre yurtdışı sürelerinden 1600 gün BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlandığında yukarıda açıkladığımız 2829 sayılı Kanun gereğince statüsü BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında kalsa bile 5510 sayılı Kanun gereğince 1800 günü tamamladığından 01.06.2023 tarihinde yaş şartı olmadan kısmi sözleşme yaşlılık aylığını tam malullük aylığına çevirebiliyor.

Fakat SGK Kurumu sigortalımızın emeklilik şartlarını belirlerken kısmi yaşlılık sözleşme aylığını tam aylığa yükseltme tarihi olan 01.06.2023 tarihini değil, kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanan 01.04.2015 tarihini esas alıyor. Buna göre SGK sigortalı vatandaşımıza “Ben sana sözleşme gereğince 01.04.2015 tarihinde kısmi sözleşme yaşlılık aylığı bağladım. Bu tarihe göre malul değildin. O halde bu tarihten sonraki maluliyetin beni ilgilendirmez. Bu tarih itibariyle kısmi sözleşme yaşlılık aylığının tam yaşlılık aylığına çevirmen için 7000 gün daha BAĞ-KUR kapsamında borçlanman gerekir. Bu nedenle 01.06.2023 tarihi itibariyle BAĞ-KUR kapsamında 1800 günle kısmi sözleşme yaşlılık aylığını tam malullük aylığa çevirmiyorum, reddediyorum” diyor.

Örnek 3: 01.03.1967 doğumlu ve Türkiye’de ilk defa 01.03.1988 tarihinden itibaren SSK kapsamında 150 günü olan erkek sigortalı 01.03.1999 tarihinden itibaren Almanya’da çalışmaları devam ederken başvurusu üzerine kendisine 01.04.2015 tarihinden itibaren kısmi sözleme yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Bu sigortalımızın 15.03.2022 tarihinde vefatı nedeniyle eşine başvurusu üzerine 01.04.2022 tarihinde kısmi sözleşme ölüm aylığı bağlanmıştır. Sigortalının hak sahibi eşi 01.06.2023 tarihinde almış olduğu kısmi sözleşme ölüm aylığını tam ölüm (dul) aylığa çevrilmesine yetecek süreyi borçlanma talebinde bulunmuştur. Normalde bu vefat eden sigortalımızın ilk sigorta girişine ve vefat tarihine göre eşi tarafından vefat eden eşinin yurtdışı sürelerinden 1650 gününü BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlandığında yukarıda açıkladığımız 2829 sayılı Kanun gereğince statüsü BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında kalsa bile 5510 sayılı Kanun gereğince 1800 günü tamamladığından 01.06.2023 tarihinde kısmi sözleşme ölüm aylığının tam ölüm aylığına çevirebilmesi mümkün.

Fakat SGK Kurumu vefat eden sigortalımızın hak sahibi eşinin ölüm (dul) aylığı şartlarını belirlerken kısmi ölüm sözleşme aylığını tam ölüm aylığa yükseltme tarihi olan 01.06.2023 tarihini veya hak sahibi eşe kısmi sözleşme ölüm aylığının bağlandığı 01.04.2022 tarihini değil, kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanan 01.04.2015 tarihini esas alıyor. Buna göre SGK sigortalı vatandaşımıza “Ben rahmetli eşinize ikili sözleşme gereğince 01.04.2015 tarihinde kısmi sözleşme yaşlılık aylığı bağladım. Bu tarihte kendisi halen sağ idi. Sonradan 2022 yılında vefat etmesi emeklilik şartlarını değiştirmez. Bu tarih itibariyle kısmi sözleşme yaşlılık aylığının tam yaşlılık aylığına çevirmen gerekir ve bunun için varsa rahmetli eşinizin 8850 gününü daha BAĞ-KUR kapsamında borçlanmanız gerekir. Bu nedenle 01.06.2023 tarihi itibariyle BAĞ-KUR kapsamında 1800 günle kısmi sözleşme yaşlılık aylığını tam ölüm aylığa çevirmiyorum, reddediyorum” diyor.

Görüldüğü gibi SGK kısmi sözleşme yaşlılık aylığı bağlanan sigortalı ve hak sahiplerine “Ben kısmi aylığı ikili sözleşme gereğince iki ülkedeki sigortalılık sürelerini birleştirerek başvuru tarihindeki ilgili sosyal güvenlik kanununa göre kısmi aylık bağlıyorum. Bu nedenle de bu tarihten sonra sigortalılık statüsünün veya emeklilik şartlarının değişmesini kabul etmem. Kısmi aylığı bağladığım tarihte şartlar ne ise tam aylığa çevirmede de aynı şartları ararım” diyor.

Ancak SGK’nın bu uygulaması hukuka ve mevzuata aykırıdır. Şöyle ki;

SGK, 01.08.2019 öncesi uygulamasını kendisinin 06.11.2008 tarihli Resmî Gazetede yayımladığı Yurtdışında Geçen Sürelerin Borçlandırılması ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğinin 16/3 maddesindeki “Tam aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, sigortalılık süresi aranmaksızın kısmi aylığın başlangıç tarihindeki ilgili sosyal güvenlik kanunlarına ait hükümler uygulanır” hükmüne dayandırıyordu.

Oysa normlar hiyerarşisinde alt norm üst norma aykırı olamaz. (Kuluçlu, E.: Türk Hukuk Sisteminde Normlar Hiyerarşisi ve Sayıştay Denetimine Etkileri, Sayıştay Dergisi, sayı: 71, s. 21; HGK’nın 23.01.2020 tarihli ve 2017/4-1323 E., 2020/59 K.) Yönetmeliğin 3. maddesi gereğince dayanak 08.05.1985 tarihli 3201 sayılı Kanunun 9. maddesinde kısmi sözleşme aylıklarının tam aylığa yükseltilmesi için emeklilik şartlarının belirlenmesinde kısmi aylığın başlangıç tarihinin esas alınacağına dair bir hüküm bulunmuyordu. Dolayısıyla 3201 sayılı Kanunda düzenlenmeyen bu hususun, SGK tarafından tanzim edilen alt norm olan yönetmelik veya genelge ile düzenlenmesi mümkün değildir.

Hakeza 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanuna göre kendisine bağlanan kısmi sözleşme yaşlılık aylığını 15 yıl (5400 gün) hizmet süresiyle tamamlamak isteyen sigortalının talebini bu yönetmelik hükmüne dayandırarak kısmi aylığın başlangıç tarihini esas alıp 25 yıl (9000 gün) olarak belirleyen SGK Kurumunun işlemini mahkeme önüne getiren bir sigortalının davasının sonunda Danıştay 11. Dairesi normlar hiyerarşisine dikkat çekerek SGK’nın bu uygulamasını hukuka aykırı bulmuştur. Danıştay 11. Dairesi 08.02.2013 tarih ve 2009/1233 E ve 2013/979 K. saylı kararında; “…3201 sayılı Kanunda, kısmi aylık tam aylığa dönüştürülürken borçlanılacak hizmet süresinin tespitinde, kısmi aylığın bağlandığı tarihteki hükümlerin uygulanacağı yolunda bir düzenleme bulunmamasına karşın, anılan Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin….  „Aylık bağlanması için gerekli şartların tespitinde, sigortalılık süresi aranmaksızın ilk aylık tarihindeki veya ölüm tarihindeki mevzuat uygulanır“ kuralına yer verilmek suretiyle tam aylık talebinde bulunulan tarih yerine, çok önce bağlanmış olan kısmi aylık (ilk aylık) tarihi esas alınarak borçlanılacak hizmet süresinin tespiti öngörülmüş olup anılan Yönetmelik kuralı, dayanağı olan yasa hükümlerine aykırıdır.

Zira, 3201 sayılı Yasanın 9. maddesinde, kısmi aylık bağlanmış olanların talep ettikleri takdirde borçlarını tamamen ödemeleri şartıyla kısmi aylıklarının tam aylığa çevrileceği kurala bağlanmış olup, talepte bulunma bakımından zaman kısıtlaması içermeyen ve borcunu tamamen ödeme dışında bir koşula yer verilmeyen bu yasal düzenlemede yer almayan koşulların düzenleyici idari işlemlerle yürürlüğe konulamayacağı konusunda duraksamaya yer yoktur.

Anayasanın 124. maddesi uyarınca kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere yürürlüğe konulan yönetmelikler hiç bir yasa hükmüne aykırı kural içeremeyeceklerinden ve dayanağı olan Yasa hükümlerine aykırı bulunduğu anlaşılan söz konusu Yönetmelik hükmünün iptal edilmemiş olması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7. maddesinin 4. bendi uyarınca bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel teşkil etmeyeceğinden, anılan Yönetmelik hükmüne göre tesis edildiği anlaşılan dava konusu işlemde ve bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine ilişkin Mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır…” hükmüne varmıştır.

Diğer yandan SSK veya BAĞ-KUR kapsamında bağlanan kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde önüne gelen davalarda Yargıtay da kısmi sözleşme aylığının bağlandığı tarihi değil, tam aylığa çevirme tahsis talebinin verildiği tarihi esas almıştır. (Yargıtay -Kapatılan- 21. HD, 21.10.2010 günlü 2009/94 E., 2010/281 K., Yargıtay 10. HD, 11.11.2014 günlü 2013/22235 E., 2014/23558 K.)

01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 17.07.2019 tarihli 7186 sayılı Kanunun 10. maddesiyle 3201 sayılı Kanunun 5. maddesinin 4. fıkrası “Yurt dışı hizmet borçlanmasına ait süreler 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında geçmiş sigortalılık süresi olarak kabul edilir” şeklinde hüküm getirilerek değiştirilmiştir.

Bu maddedeki değişikliğin gerekçesini kanun koyucu “Madde ile, borçlandırılan yurt dışı sürelerinin 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi hizmet olarak değerlendirilmesi ve Türkiye’deki sigortalılık başlangıç tarihinden önceki sürelerin borçlanılması halinde borçlanılan sürelerin, Türkiye’de sigortalılıkları olanlar için sigortalılık başlangıç tarihinden geriye götürülen sürelere, Türkiye’de sigortalılığı olmayanlar için ise borcun ödendiği tarihten önceki geriye götürülen sürelerde geçmiş hizmet olarak değerlendirilmesi amaçlanmaktadır” şeklinde belirtmiştir. (27. Yasam Dönemi TBMM Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile 75 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019) ile Plan ve Bütçe Komisyonunun 102 Sıra Nolu Raporu, S.10)

Kısacası 3201 sayılı Kanunun 5. maddesinin 4. fıkrasındaki düzenlemenin amacı yurtdışı borçlanma yapmak isteyenlerin Türkiye’deki SSK, BAĞ-KUR veya Emekli Sandığı sigortalılık halleri nazara alınmadan doğrudan BAĞ-KUR (4/1-b) kapsamında borçlandırılmasını sağlayarak sigortalılık statüsünün belirlenmesidir.

3201 sayılı Kanunun 5. maddesinin 4. fıkrasındaki bu düzenlemeye paralel olarak 7186 sayılı Kanunun 11. maddesiyle 3201 sayılı Kanunun “Kısmi Aylıklar” başlıklı 9. maddesinin 1. fıkrasına “kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınarak mülga 2829 sayılı Kanun ya da 5510 sayılı Kanunun 53’üncü maddesi uyarınca tespit edilecek statüye göre ilgili sosyal güvenlik kuruluşunca” ibaresi eklenmiştir.

Bu değişikliğinde gerekçesini kanun koyucu “3201 sayılı Kanunun 5’inci maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle borçlanılan sürelerin 5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında değerlendirilecek olması, kısmi aylığın statüsü ile tam aylığın statüsünün farklı olmasına neden olabileceğinden tam aylığın bağlanacağı statünün ve bağlayacak sosyal güvenlik kuruluşunun belirlenmesi amaçlanmaktadır” şeklinde belirtmiştir. (27. Yasam Dönemi TBMM Aydın Milletvekili Mustafa Savaş ile 75 Milletvekilinin Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019) ile Plan ve Bütçe Komisyonunun 102 Sıra Nolu Raporu, S.10)

Bu kanun değişikliğinden önce yukarıda belirttiğimiz Danıştay 11. Daire kararında da açıkça vurgulandığı üzere kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde 3201 sayılı Kanunun 9. maddesinde “kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınır” ibaresi yok iken 7186 sayılı Kanunun 11. maddesiyle “kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınarak…” ibaresi eklenmiştir. Ancak kanun koyucunun gerekçesinde de görüldüğü gibi bu ibarenin eklenmesi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde emeklilik şartlarının belirlenmesi değil, tam aylığa çevirmek için yapılacak borçlanmanın 5/4 maddedeki değişiklikte olduğu gibi kısmi aylık hangi statüde (SSK, BAĞ-KUR veya Emekli Sandığı) bağlanırsa bağlansın BAĞ-KUR kapsamında yapılması ve bağlanan kısmi aylık ile borçlanılan statü ayrı olduğunda buna göre hizmet birleştirmesi (2829 sayılı Kanunun veya 5510 sayılı Kanun) ile belirlenen statüye göre emekli aylığı şartlarının belirlenmesidir.

Kısacası bu kanun değişikliği ile amaçlanan kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesinde borçlanılacak statünün kısmi aylığın başlangıç tarihine göre BAĞ-KUR olarak belirlenmesidir. Kanun koyucunun gerekçesi de nazara alınarak kısmi aylığın tam aylığa çevrilmesinde kısmi aylığın bağlandığı tarihindeki emeklilik şartlarının belirlenmesi değildir. Aksine sigortalıyı kısmi aylığın bağlandığı tarihteki yaşlılık, malullük veya ölüm emekli aylığı çeşidine, buna göre de asgari prim gün sayısı ve/veya yaş şartlarına mahkûm etmek Anayasamızın hem 60. maddesinde teminat altına alının sosyal güvenlik hakkının hem sosyal güvenlik hakkı mülkiyet haklarından sayıldığından 35. maddesindeki mülkiyet hakkının hem de 90. maddesi gereğince uluslararası sözleşmelere bağlılığın ihlali olacaktır.

Diğer yandan kısmi sözleşme aylığı Türk sosyal güvenlik kanunlarına göre bağlanan tam bir aylık değildir. Türk mevzuatına göre tam aylık, çalışarak veya borçlanma yolu ile elde edilen toplam sigortalılık süresinin tam aylığa dönüştürülmesi tahsis talebinin verildiği tarihteki yaşlılık, malullük veya ölüm aylığı çeşidinin ve emeklilik şartlarını sağlayıp sağlamadığıdır. Yukarıda zikredilen Danıştay 11. Dairesinin kararında ifade ettiği gibi kısmi sözleşme aylığı bağlanmış sigortalının tam aylık talebinde bulunulan tarih yerine, çok önce bağlanmış olan kısmi aylık (ilk aylık) tarihi esas alınarak borçlanılacak hizmet süresine veya emeklilik çeşidi ile şartlarına mahkûm etmek sosyal güvenlik hakkının ihlali olacaktır.

Hakeza 2014 yılında Türkiye çalışmalarını (1412 gün) Almanya çalışmaları ile birleştirilerek kısmi sözleşme aylığı bağlanan 03.05.1963 doğumlu bir sigortalının Almanya’da geçen 1989-1995 yıllarındaki çalışma sürelerini borçlanarak 01.08.2019 kanun değişikliğinden sonra Aralık/2019’da tam aylığa çevrilme tahsis talebini, 2014 yılında 51 yaşında olduğu, 3600 günle emekli olamayacağı, tam aylık için 5075 günle emekli aylığının tam aylığa çevrilebileceği gerekçeleriyle reddeden SGK kurumu işleminin iptali için açılan dava sonunda istinaf mahkemesi “Somut olayda, davacı taraf bağlanan kısmi sözleşme aylığının tam aylığa çevrilmesini talep etmiş ise de, 03.05.1963 doğumlu olan davacının 506 sayılı yasanın geçici 81. maddesi uyarınca 55 yaş 3600 gün şartına tabi olup, 55 yaşını 24.05.2014 tarihinden sonra (2018 yılı) tamamladığından 60 yaş şartını tabidir. Dolayısıyla tahsis talep tarihi itibariyle 60 yaş şartını tamamlamadığından kurum işlemi yerinde olup, davanın reddine yönelik mahkeme kararı doğru olmuştur…“ gerekçesi ile davacının istinaf talebini esastan reddetmesi ve bu kararının temyizi üzerine karar Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 17.05.2023 tarihli 2023/3556-5528 sayılı ilamı ile karar onanmıştır.

Yargıtay’ca onanan bu karar gerekçesinde de görüldüğü gibi davacıya “Sen 3600 günle emekli olamasın, kısmi sözleşme aylığının bağlandığı 2014 yılı itibariyle 5075 günden kısmi sözleşme aylığın tam aylığa çevrilir” demiyor. “Sen 2014 itibariyle 506 sayılı yasanın geçici 81. maddesi uyarınca 55 yaş 3600 gün şartına tabisin. 3600 günle 55 yaşında emekli olabilmen için hem 55 yaşını hem de 3600 gün şartını birlikte ve aynı anda sağlaman gerekir. Almanya-Türkiye sürelerin birleştirildiğinde 3600 gün şartını sağlasan bile 55 yaş şartını sağlayamıyorsun. 55 yaşını ancak 2018 yılında tamamlayabiliyorsun. Bu durumda sen diğer sigortalılarda olduğu gibi 3600 günle 60 yaşında kısmi emekli aylığını tam aylığa çevirebilirsin” diyor.

Görüldüğü gibi gerek yerel mahkeme gerek istinaf mahkemesi gerekse de Yargıtay, SGK’nın hukuksuz uygulaması gibi sigortalıyı kısmi sözleşme aylığının başlangıç tarihine mahkûm etmiyor, kanun değişikliğinde kanun koyucunun amacına uygun karar veriyor.

Şerif YILMAZ/ Türk Hukuku Avukatı

NOT: Türkiye’den yurt dışı borçlanma yolu ile emeklilik konusunda danışma hizmetimiz RANDEVU SİSTEMİYLE ÜCRETE TABİ olup büromuzca adınıza işlem yapıldığında ise yurt dışı borçlanma işlemi için ayrı, emekli aylığı tahsisat işlemleri için ayrı ücret alınmaktadır. Hangi ülkede olursanız olun ön ödemeli randevu için bizlerle hafta içi 10.00-17.00 Almanya mesai saatleri içerisinde +49 1522 4444405 nolu cep numarasından ulaşabilir veya web sayfamızdaki diğer iletişim yollarından irtibat kurabilirsiniz.

***Makalenin tüm hakları Av. Şerif Yılmaz’a aittir. Bu nedenle izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması yasaktır. Ancak link verilerek ve isim belirtilerek makaleden alıntı yapılabilir.

KISMİ SÖZLEŞME AYLIĞIMI TAM AYLIĞA NASIL ÇEVİREBİLİRİM?   Video için lütfen tıklayınız!    

Cookie Consent mit Real Cookie Banner