YURTDIŞI BORÇLANMA İLE TÜRKİYE’DEN ÖLÜM (DUL ve YETİM) AYLIĞI HAKKI
Yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarımızın ve mavi kartlı insanlarımızın bulundukları ülkelerdeki emeklilik şartlarının ağırlığından dolayı Türkiye’den borçlanma yolu ile emekli olma yönünde yoğun talepleri olduğu gözleniyor.
Ancak bunlar arasında ister Türkiye’de olsun ister yurtdışında olsun, vefatlarından önce yurtdışında çalışan veya ev hanımlığı süreleri olan kişilerin hak sahiplerinin (eşi, çocukları ve ana babası) Türkiye’den hangi tür haklarının olduğunu bilinmedikleri gibi Türkiye’den ölüm (dul, yetim) aylığı alabilecekleri akıllarına bile gelmiyor.
Örneğin Fransa’da 18 yaşından sonra 10 yıl çalışması bulunan Mustafa beyin vefatıyla dul kalan eşi iki çocuklu Emine hanım, eşinin çalışmalarını yurtdışı borçlanma yolu ile borçlanıp, bedelini ödedikten sonra evlenmemek şartıyla ömür boyu dul maaşı, erkek çocukları eğitimlerine devam ettiği ve gelirleri olmadığı müddetçe 25 yaşına kadar, kız çocukları evlenmemek, geliri olmamak şartıyla yine ömür boyu yetim maaşı alma hakkı olduğunu aklına bile getirmiyor.
Oysa 3201 sayılı yurtdışı borçlanma yasası ve mevzuat bunlara şartları oluştuğu takdirde dul ve yetim aylığı alma hakkı veriyor.
HAK SAHİPLERİNİN HUKUKİ DAYANAĞI NEDİR?
Yurtdışı borçlanmada 3201 sayılı yasa ile bu yasanın uygulama yönetmeliğine dayanılarak 10.01.2021 tarihine kadar Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından çıkartılan 08.06.2011 tarihli 2011/48 nolu Genelgenin “Ortak ve Diğer İşlemler” adlı 4. Bölümünün “Hak sahiplerin borçlanma ve aylık bağlama işlemleri” başlıklı alt bölümünün 2. maddesine göre belirlenirken 10.01.2021 tarihinden itibaren aynı tarihli 2021/2 sayılı Genelgesinin “Ortak ve Diğer Hususlar” 3. Bölümünün “Hak sahiplerin borçlanma işlemleri” başlıklı 1. maddesine göre hak sahiplerinin borçlanma işlemlerinde izlenecek esaslar belirlenmiştir.
HAK SAHİBİNİN BORÇLANMA TARİHİNDE TÜRK VATANDAŞI OLMA ZORUNLULUĞU
Ölen sigortalının hak sahipleri (eşi veya çocukları) tarafından yapılan borçlanma başvurularında hak sahibinin borçlanma talep tarihinde Türk vatandaşı olması yeterli olup, ayrıca borçlanılmak istenilen sigortalıya ait yurtdışı sürelerinde Türk vatandaşı olma şartı aranmamaktadır. Ancak söz konusu sürelerde ölen sigortalının Türk vatandaşı olması, borçlanma için zorunludur.
Yani ölen sigortalı borçlanma başvuru tarihinde yabancı vatandaş (Ör: Alman, Avusturya, ABD, Kanada) olsa bile borçlanma yapılabiliyor. Ancak başvuru tarihinde hak sahibinin Türk vatandaşı olması zorunlu ve ölen sigortalının sadece yurtdışında Türk vatandaşlığında ve 18 yaşından itibaren geçen süreleri borçlandırılıyor, yabancı ülke vatandaşlığında geçen süreleri borçlandırılmıyor.
Türkiye’de hizmeti bulunmayan sigortalıların hak sahipleri, ölenin yurtdışındaki hizmetleri aylık bağlanmasına yeterli ise öncelikle bu hizmetlerini Kanunun öngördüğü şartlarla borçlandırılıyor. Hak sahipleri aylığa yetecek gün sayısı kadar borçlanabilecekleri gibi ölenin yurtdışında geçen hizmetlerinin tamamını da borçlanabiliyor.
Türkiye’de hizmeti bulunmayan sigortalıların hak sahipleri, ölenin yurtdışında geçen hizmetlerinin tamamını borçlandıkları halde, bu hizmetler aylık bağlanması için yeterli değilse, ölenin varsa 5510 sayılı Kanunun 41. madde kapsamında yer alan sürelerinin (Askerlik, doğum, avukat stajyerliği gibi) tamamını ya da aylık almaya hak kazanmaya yetecek kadarını borçlanabiliyorlar.
Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkeler (Ör: Kuveyt, Suudi Arabistan, Finlandiya, Libya gibi) ile Türkiye’de hizmeti bulunan ve ölenin varsa 5510 sayılı Kanunun 41. maddesi kapsamında yer alan süreleri (Askerlik, doğum gibi) ile birlikte aylık bağlanmasına hak kazanan hak sahipleri, bu süreleri borçlanabiliyorlar. Bunlardan ölenin yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmaları istenilmemektedir. Almanya’dan prim iadesi alanların hak sahipleri hakkında da benzer uygulama yapılıyor.
MAVİ KARTLI HAK SAHİPLERİNİN BORÇLANMA ve ÖLÜM AYLIĞI HAKKI VAR MI?
1- Borçlanma hakkı yönünden;
SGK, gerek 2001/48 sayılı gerekse 2021/2 sayılı Genelgelerinde 3201 sayılı Kanunun 3. maddesindeki “Bu Kanunun 1. maddesinde belirtilenler ile yurt dışında çalışmakta iken veya yurda kesin dönüş yaptıktan sonra ölenlerin TÜRK VATANDAŞI OLAN HAK SAHİPLERİ sigortalının…” hükmüne dayanarak başvuru tarihinde yabancı ülke vatandaşı olan ancak mavi kart hakkı olan hak sahibi kişilerin başvurularını reddetmektedir. Buna karşı SSK (4/1-a) ve Bağkur (4/1-b) kapsamındaki borçlanma başvurularının reddine ilişkin iş mahkemelerinde Yargıtay içtihatlarına (Yargıtay 10. HD. 13.02.2018 gün, 2016/142 E., 2018/922 K, 23.03.2021 gün, 2020/10261 E., 2021/3802 K. gibi) göre, Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında olanlar için yetkili İdare Mahkemelerinde Danıştay içtihatlarına göre (Danıştay 12. Daire, 25.10.2021 gün, 2018/5186 E., 2021/5324 K. gibi) dava açılarak borçlanma hakkı alınabilmektedir.
Çünkü 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 28/1 ve 2. maddesi gereğince doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yani mavi kartlıların seçme ve seçilme, muafen araç ve ev eşyası ithal etme hakları ile askerlik yapma zorunluluğu dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanma hakları devam ettiği hükme bağlanmış ve özellikle sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları da saklı tutulmuştur. Yüksek mahkemelerin içtihatları da bu maddeye dayanarak mavi kartlı hak sahiplerinin ölenin sürelerini de borçlanma hakkı olduğu yönündedir.
Kanunda borçlanılmak istenilen ölen sigortalıya ait yurtdışı sürelerinde Türk vatandaşı olma şartı aranmadığından ölen kişi mavi kartlı olabilir. Lakin ölen sigortalının ancak Türk vatandaşlığında geçen süreleri borçlandırılabilir, Türk vatandaşlığını kaybettiği tarihten sonraki yurtdışı süreleri borçlandırılmaz.
Kısacası Türk vatandaşı veya yabancı ülke vatandaşlığı yanında Türk vatandaşı (çifte vatandaşlık) olan hak sahiplerinin ölenin yurtdışı sürelerini doğrudan borçlanma hakkı varken Türk devletinden izin alarak Türk vatandaşlığından çıkan yabancı ülke vatandaşı (Mavi kartlı) hak sahipleri ancak mahkeme yolu ile borçlanma hakkı alabiliyorlar. Bunların dışında Türk vatandaşlığından çıkartılanların, Türk vatandaşlığı iptal edilenlerin, vatansızlar ile tamamen yabancı ülke (Örneğin sadece İsveç) vatandaşlarının ölen Türk vatandaşı olsa dahi onun yurtdışı sürelerini borçlanma hakkı bulunmuyor.
2- Ölüm aylığı bağlanması ve alınması yönünden;
Borçlanılan süreler dikkate alınarak yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı bağlanması için talep tarihinde ve aylığın devamı süresince Türk vatandaşı olma şartı 15.09.1985 tarihli 3201 Sayılı Kanun’un Uygulama Yönetmeliği’nin 2. maddesinde düzenlenmişti. Yani ölüm aylığı talep tarihinde ve aylığın ödendiği sürece Türk vatandaşı olmak gerekiyordu. Türk vatandaşı olmayana ölüm aylığı bağlanmadığı gibi Türk vatandaşı iken bağlanan ölüm (dul veya yetim) aylığı Türk vatandaşlığının kaybedilmesiyle de hemen kesiliyordu.
Daha sonra bu 1985 tarihli yönetmeliği yürürlükten kaldıran 06.11.2008 tarih ve 27046 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren yeni yönetmelikte Türk vatandaşlığı şartı kaldırılmıştır.
Kısacası yeni düzenleme ile kural olarak SSK (4/1-a) ve Bağkur (4/1-b) kapsamındakilere yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı bağlanması için Türk vatandaşı olunması zorunlu olmadığından, aylık tahsis talebinde bulunan kişinin (hak sahiplerinin) yabancı olması, izinle Türk vatandaşlığından çıkması (Mavi Kartlı) veya Türk vatandaşlığından çıkarılması arasında bir fark bulunmamaktadır. (Ayrıca bkz. 2018/38 sayılı Genelge s.170)
Ancak 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 92. maddesi gereğince Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında olan Türk vatandaşları ile evli tamamen yabancı uyruklu kadın eşlere, dul olma (evli olmama) genel şartına ek olarak, Türkiye’de ikamet etme ve mütekabiliyet esasına göre ölüm aylığı bağlama şartları değerlendiriliyor. Diğer bir deyişle yabancı kadın hak sahibi eşlerin dul aylığı bağlanabilmesi için Türkiye’de ikamet etmeleri ve vatandaşı oldukları ülke (Örneğin İngiltere, ABD, Kanada) mevzuatının, o ülke vatandaşı bir kişi ile evlenmiş olan vatandaşlarımıza aylık bağlanmasına imkân tanıyor olması gerekiyor. Emekli Sandığı iştirakçisi kocanın ölüm tarihinde yabancı uyruklu olması nedeniyle mütekabiliyet esasları çerçevesinde aylık bağlanamayan dul eşin, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu çerçevesinde sonradan Türk vatandaşlığına geçmesi halinde de durum değişmiyor, yine aynı şartlar aranıyor. Ölenin yabancı ülke vatandaşı eşinin vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında sosyal güvenlik sözleşmesi bulunuyorsa bu durumda aylık bağlanırken mütekabiliyet esaslarına göre değil, sosyal güvenlik sözleşmesi hükümlerine göre işlem yapılıyor. (Danıştay 11. Daire, 12.10.2009 gün, 2007/11080 E., 2009/8256 K. gibi)
Şayet ölen Türk vatandaşı iştirakçi kadının eşi yabancı uyruklu ise ve vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında sosyal güvenlik sözleşmesi varsa (Örneğin Almanya, Fransa gibi), ölen Türk vatandaşı karısı üzerinden kendisine aylık bağlanması konusunda bu sosyal güvenlik sözleşmesi hükümleri dikkate alınıyor. Eğer kocanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında sosyal güvenlik sözleşmesi yoksa bu durumda mütekabiliyet esasları dikkate alınmadan kendisine herhangi bir ölüm aylığı bağlanmıyor.
Mavi kart hakkı sahibi hak sahipleri yönünden ise konunun ayrı değerlendirilmesi gerekir. Zira yukarıda borçlanma hakkı yönünden değerlendirmede belirtildiği 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 28/1-2. maddesi gereğince doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığını kaybedenlerin yani mavi kartlıların seçme ve seçilme, muafen araç ve ev eşyası ithal etme hakları ile askerlik yapma zorunluluğu dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanma hakları devam ettiği hükme bağlanmış ve özellikle sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları da saklı tutulmuştur.
Bu nedenle şayet hak sahibi olarak ister erkek ister kadın olsun bunlar için dul aylığı veya çocukları için yetim aylığı yönünden 5901 sayılı Kanun’un 27/1 maddesine göre izinle Türk vatandaşlığından çıkma belgesinin tesliminden itibaren bu kişiler yabancı muamelesine tabi tutulsalar da aynı kanunun 28/1-2. maddelerine göre bu kişilerin Türk vatandaşlarına tanınan haklar açısından sosyal güvenliğe ilişkin kazanılmış hakları saklı tutulduğundan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 92. maddesi gereğince Türkiye’de ikamet, mütekabiliyet veya sosyal güvenlik sözleşmesi şartları aranmadan ölüm aylığı hakları vardır.
Hatta bu kişiler Türk vatandaşı iken 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu hükümlerine göre ölüm (dul veya yetim) aylığı alırken izinle Türk vatandaşlığından çıkıp yabancı ülke vatandaşlığına geçseler bile kanundaki diğer şartları taşıdıkça ölüm aylıklarını kesintisiz almaya devam edebilirler.
Bu mevzuat hükümlerine rağmen SGK’nın uygulamada mavi kartlılar yönünden 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 92. maddesi gereğince yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı taleplerini reddettiği, bu aylıkların alınması sırasından izinle Türk vatandaşlığından çıkması halinde aylıkları kestiği görülmektedir. Bu gibi hallerde yine ret kararının tebliği veya aylığın kesildiğinin öğrenildiği tarihten itibaren 60 gün içerisinde yetkili İdare Mahkemesine dava açılarak Danıştay’ın mavi kartlılar lehine verdiği içtihatlarına göre aylık haklarının alınması mümkündür.
HAK SAHİPLERİNİN BORÇLANMASI İÇİN HANGİ BELGELER GEREKLİ?
Normal yurtdışı borçlanmalarda olduğu gibi hak sahibi SGK internet sitesinden de elde edebileceği “Yurtdışı borçlanma talep dilekçesi”ni usulüne uygun doldurarak;
– Ölene ait çalışılan ülke emeklilik kasasından alınacak hizmet cetveli aslı ve bu hizmet cetvelinin Türkiye’de noter yeminli tercümanınca Türkçeye tercümesi, yurtdışında ise Konsolosluklara akredite yeminli tercümanca Türkçeye tercümesi ile tercümenin Konsoloslukça tasdiki,
– Ölen yurtdışında kendi nam ve hesabına çalışanlardan ise bağlı olduğu vergi dairesi, ilgili meslek kuruluşu veya birliklerince verilen hizmet belgeleriyle başvuru hak sahibinin başvurusu üzerine yetkili Konsolosluk Çalışma ve Sosyal Güvenlik Müşavirlik veya Ataşeliğince elektronik ortamda düzenlenecek çalışma belgesi,
– Ölenin sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmemiş ülkelerde geçen süreleri ise bulunulan ülkelerdeki Türk konsoloslukları, çalışma ve sosyal güvenlik müşavirlikleri veya ataşelikler gibi temsilciliklerden alınacak ve yurtdışı borçlanma için kullanılacağı belirtilen hizmet belgeleri veya yurtdışında çalışılan işyerlerinden alınacak hizmet sürelerini gösterir bonservisleri ile birlikte pasaportlarında bulunan çalışma izinlerinin tercümeleri,
– Ölen ev hanımı ise ölenin yurtdışına çıkış ve yurda giriş tarihlerinin, fotoğraf ve künye bilgilerinin bulunduğu pasaport sayfalarının fotokopisi ya da emniyet müdürlüklerinden alınacak yurda giriş-çıkış çizelgesi ile birlikte sürenin geçirildiği ülkeden alınacak ikametgâh belgesi ve bunun noter veya konsolosluklarca onaylanmış Türkçe tercümesi aslı veya çalışma ve sosyal güvenlik müşavirlik veya ataşeliğinin bulunduğu Türk temsilciliklerince ikamet belgesine istinaden düzenlenecek belge,
– Varsa ölene ait ve öldüğünü gösterir Nüfus Kayıt Örneği sureti,
– Ölen mavi kartlı ise mavi kartı veya yabancı ülke kimliği ile birlikte Kapalı Nüfus Kayıt Örneği
– Ölen mavi kartlı ise o ülke makamlarınca verilen ölüm belgesi ve onaylı Türkçe tercümesi eklenecektir.
Başvurular ölenin en son Türkiye’de çalışması olup olmadığına bakılmaksızın ikamet ettiği, ikameti yoksa nüfus kayıtlı olduğu yerdeki yetkili SGİM/SGM’ne yapılacaktır.
Başvurular hak sahibi tarafından Kuruma bizzat yapılabileceği gibi (bu durumda başvuru, Kurum kaydına girdiği tarihtir) yurtiçinden veya yurtdışından taahhütlü, iadeli-taahhütlü veya acele kargo ile de (bu durumlarda başvuru, postaya verildiği tarihtir) yapılabilir. Normal posta veya adi kargo ile gönderilen başvurularda dilekçenin Kurum kaydına geçtiği tarih başvuru tarihi olarak kabul edilmektedir.
NE KADARLIK BORÇLANMA YAPMAK GEREKİR?
Hak sahiplerine borçlandıkları yurtdışı sürelerine istinaden aylık bağlanabilmesi için; tahakkuk ettirilen borcun tamamının ödenmiş olması, 5510 sayılı Kanunla mülga kanunların yürürlükteki hükümlerine veya sosyal güvenlik kanunlarına göre aylığa hak kazanılmış olması ve Kuruma yazılı başvuruda bulunulması şartları aranmaktadır.
1- SSK KAPSAMINDAKİ SİGORTALILAR İÇİN BORÇLANILACAK ASGARİ SÜRE
a) 01.08.2019 tarihinden önce yapılan borçlanma başvurularında;
Ekim 2008 tarihinden önce vefat eden sigortalıların şayet Türkiye’de daha önce bir gün dahi SSK (4/a) sigorta girişleri varsa, borçlanmalarla 900 güne tamamlanmaları yeterlidir.
Ekim 2008 tarihinden önce Türkiye’de daha önce bir gün dahi SSK (4/1-a) kapsamında sigorta girişi olan ancak Ekim 2008 tarihinden sonra vefat eden sigortalının hak sahiplerinin 900 güne borçlanma yolu ile tamamlanmasını SGK kabul etmemekte, 900 günün en az beş yılda çalışma ile tamamlanması şartını aramaktadır. Veya 1800 güne tamamlamaya borçlanma hakkı vermekte. Yargıtay 21. HD’si bu 900 günlük sürenin borçlanma yolu ile de tamamlanacağına karar verdiğinden bu işleme karşı dava açmak gerekecektir.
Sigorta girişleri ve ölümleri Ekim 2008 tarihinden sonra olan sigortalıların hak sahipleri ise 1800 gün borçlanarak veya 900 günü borçlanma yapmaksızın 5 yıllık sigortalılıkları süresinde çalışılarak tamamlanmışsa aylığa hak kazanabilmektedirler.
Diğer yandan hak sahiplerine bağlanan sözleşme kısmi yaşlılık veya malullük aylıkların tam aylığa çıkartılmasında 1800 gün prim ödeme şartı değil kısmi aylık bağlanma tarihinde ölen sigortalının yaşlılık veya malullük aylığı bağlanma şartları dikkate alınarak tespit edilmektedir.
b) 01.08.2019 tarihinden sonra yapılan borçlanma başvurularında;
01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 7186 sayılı Kanunla 3201 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle bu tarihten sonra hak sahiplerinin ölen sigortalıların öncesinde Türkiye’de SSK (4/1-a) veya Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında sigorta süreleri olup olmadığına bakılmaksızın yurtdışı sürelerini borçlanma talepleri Bağkur (4/1-b) kapsamında değerlendirilmektedir.
Örnek 1: 01.03.2018 tarihinde vefat eden Vedat beyin Türkiye’de SSK kapsamında 01.05.1992 tarihinden itibaren 130 günlük sigortalılığı, 540 günlük askerlik hizmeti olmasına rağmen ölüm aylığı için 1800 günlük süreyi doldurmadığından kendisinin Avusturya’da 01.06.2000-01.09.2017 tarihleri arasında Türk vatandaşı olarak geçen süreleri eşi Süreyya hanım tarafından 05.06.2021 tarihinde borçlanmak istenildiğinde talebine göre 1670 günü veya sürelerin tamamı 01.08.2019 öncesinde olduğu gibi SSK (4/1-a) kapsamında değil, Bağkur (4/1-b) kapsamında borçlandırılır. 2829 sayılı hizmetlerin birleştirilmesine ilişkin kanunun 8/2 maddesine göre ölüm aylıklarında ölenin son sigortalılığına göre sigortalılık statüsü belirleneceğinden ve Vedat beyin yurtdışı borçlanma ile son sigortalılık statüsü Bağkur (4/1-b) olduğundan ölüm aylığı hak sahibi sağ kalan eşi Süreyya hanıma Bağkur kapsamında bağlanacaktır.
Örnek 2: 01.08.2007 tarihinde vefat eden Halime hanım Türkiye’de SSK kapsamında 01.05.1992 tarihinden itibaren 20 günlük sigortalılığı bulunuyor. Ekim 2008’den önce vefat ettiğinden ve Türkiye’de bu tarihten önce sigorta girişi olduğundan mahkeme yolu ile de olsa kendisinin Almanya’da 01.06.1995-01.08.2007 tarihleri arasında Türk vatandaşı olarak geçen çalışma, işsizlik ve ev kadınlığı sürelerinden 880 günü eşi Ramiz bey tarafından 20.12.2022 tarihinde borçlanılmakla 900 güne tamamlanması istenildiğinde talebine göre 880 günü veya sürelerin tamamı 01.08.2019 öncesinde olduğu gibi SSK (4/1-a) kapsamında değil, Bağkur (4/1-b) kapsamında borçlandırılır. Ancak bu durumda 2829 sayılı hizmetlerin birleştirilmesine ilişkin kanunun 8/2 maddesine göre ölüm aylıklarında ölenin son sigortalılığına göre sigortalılık statüsü belirleneceğinden ve Halime hanımın yurtdışı borçlanma ile son sigortalılık statüsü Bağkur (4/1-b) olduğundan eşi Ramiz beyin ölüm aylığı hak sahipliği Bağkur kapsamında değerlendirilecektir. Bu durumda ölüm tarihine göre ölüm aylığı şartları Bağkur kapsamında en az 1800 gün olacaktır ve Ramiz beyin ek olarak 900 gün daha borçlanma yapması gerekecektir.
2- BAĞKUR KAPSAMINDAKİ SİGORTALILAR İÇİN BORÇLANILACAK ASGARİ SÜRE
01.08.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 7186 sayılı Kanunla 3201 sayılı Kanunda yapılan değişiklikle bu tarihten sonra hak sahiplerinin ölen sigortalılarının öncesinde Türkiye’de SSK (4/1-a) veya Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında sigorta süreleri olup olmadığına bakılmaksızın yurtdışı sürelerini borçlanma talepleri Bağkur (4/1-b) kapsamında borçlandırılacağından ölenin Türkiye’de hiç sigortalılığının bulunmaması veya en son Bağkur kapsamında sigortalı olması halinde sigortalıların hak sahiplerinin tamamlaması gerekli gün sayısı çeşitli zamanlarda 1479 sayılı Bağkur Kanunundaki değişikliklerden dolayı farklılık arz etmektedir.
Buna göre;
– 4 Ekim 2000 tarihinden önce ölenler için 3 tam yıl yani 1080 gün prim ödemesi,
– 4 Ekim 2000 ile 7 Ağustos 2001 tarihleri arasında ölenler için 5 tam yıl yani 1800 gün prim ödenmesi,
– 8 Ağustos 2001 ile 1 Ağustos 2003 tarihleri arasında ölenler için 3 tam yıl 1080 gün prim ödenmesi,
– 2 Ağustos 2003 tarihi ve sonrasında ölenler için 5 tam yıl 1800 gün prim ödenmesi, hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanması için yeterlidir.
Örnek 1: ABD’de 01.04.1989-01.06.1997 tarihleri arasında çalışmaları bulunan ve 01.08.2002 tarihinde vefat eden Eşref beyin hak sahibi eşi Zeynep hanım Eşref beyin yurtdışı sürelerinden 1080 gününü 05.01.2023 tarihinde borçlanıp bedelini yatırması halinde Eşref beyin ölüm tarihine göre ölüm aylığı (Dul aylığı) alması için yeterlidir.
Örnek 2: Belçika’da 01.09.2000-01.10.2015 tarihleri arasında çalışmaları bulunan ve 01.05.2020 tarihinde vefat eden Harun beyin hak sahibi eşi Badegül hanım Harun beyin yurtdışı sürelerinden 1800 gününü 15.07.2022 tarihinde borçlanıp bedelini yatırması halinde Harun beyin ölüm tarihine göre ölüm aylığı (Dul aylığı) alması için yeterlidir.
Borçlandıkları yurtdışı süreler dikkate alınarak kısmi sözleşme aylıkları tam aylığa yükseltilen hak sahipleri, ölenin varsa askerlik hizmetini borçlanmaları halinde akit ülkeden ölüm aylığına hak kazanıyor iseler (Ör: Almanya’dan) bunların talepleri halinde askerlik hizmetleri borçlandırılacaktır. Bu şekilde borçlandırılan askerlik süresi sadece sosyal güvenlik sözleşmeleri kapsamında ilgili akit ülkeye hizmet olarak bildirilecek, almakta oldukları aylıkların yükseltilmesinde değerlendirilmemektedir. Böylelikle bulundukları ülkelerde de ülke mevzuatına göre ölen sigortalıdan dul veya yetim aylığı almaya hak kazanabilmektedirler.
Borçlanma bedelleri tahakkuk ettirilip kendilerine tebliğ edilen hak sahibi bu bedeli tebliğden itibaren 3 ay içerisinde ödeyecektir. Askerlik ve doğum borçlanmalarında ise ödeme süresi 1 aydır. Bedel bu sürede ödenmezse tamamı, bir kısmı yatırılmış ise kalan kısmı için borçlanma işlemi iptal edilecektir. Yani ödeme için taksit imkânı bulunmamaktadır.
AYLIĞA NE ZAMAN HAK KAZANILACAK?
Ölen sigortalının yurtdışında geçen sürelerini Kanuna göre borçlanan hak sahiplerinin ölüm aylıkları, borcun tamamını ödedikten sonra yapacakları yazılı tahsis taleplerini takip eden aybaşından itibaren başlatılmaktadır.
BORÇLANMA İÇİN GÜNLÜK NE KADAR ÖDENMESİ GEREKİYOR?
3201 sayılı Kanunun 4. Maddesi gereğince borçlanılacak her bir gün için tahakkuk ettirilecek borç tutarı, başvuru tarihindeki 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 82. maddesinde belirtilen prime esas asgari ve bunun 7,5 katına kadar azamî günlük kazanç arasında seçilecek günlük kazancın % 32’i olarak hesaplanırken 01.08.2019 tarihinde yürürlüğe giren kanun değişikliğiyle bu oran % 45’e çıkarılmıştır. Bu asgari miktar her yıl veya 6 aylık dönem için belirlenen asgari ücrete bağlı olarak arttırılmaktadır. Lakin kanun bu prime esas asgari günlük kazancın altında olmamak üzere borçlanma tutarına esas alt sınırı farklı bir miktarda belirlemek üzere Cumhurbaşkanına yetki vermiştir.
Örnek: 01.04.2023 tarihinde ölen sigortalının 1800 günlük yurtdışı süreleri için günlük 150,12 TL ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda 1800 gün için 270.216 TL tahakkuk ettirilmektedir.
Tahakkuk ettirilen borç tutarı, borçlanmayı yapan hak sahibine tebliğ edildiği tarihten itibaren tamamı veya fazla borçlanma süresi borçlanılmış ise ölüm aylığı alınabilecek süre kadar kısmının kısmen 3 ay içerisinde ödenmek zorunda. Kısmi ödeme yapılmış ise ödenen miktara karşılık gün sayısı kabul edilir ve ölenin hizmet cetveline tescil ve prime esas kazanca da dahil edilir. Tahakkuk ettirilen prim borcunun tebligat tarihinden itibaren 3 ay içerisinde ödemeyen hak sahibi yeniden şayet başvuru tarihinde günlük borçlanma bedeli değişmiş ise yeni bedelle başvuru yapmak zorundadır. Bu 3 aylık süre geçirilmemek şartıyla parça parça ödeme mümkün iken, 3 aylık süreden sonra aynı tahakkuk borcuna taksit imkanı bulunmuyor.
AYLIK BAĞLANAN HAK SAHİPLERİ YURTDIŞINDA ÇALIŞABİLİRLER Mİ?
3201 sayılı Kanunda, hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için yurda “kesin dönüş” zorunluluğunun gerektiğine dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, hak sahiplerine borçlandıkları sürelere istinaden aylık bağlanmasında; kesin dönüş, yani yurtdışındaki sigortalı işinden ayrılma, ikamete dayalı sigorta ya da sosyal yardımın sona erme şartı aranmıyor. Fakat bunlar hakkında aynı Türkiye’de ikamet eden dul ve yetimlerde olduğu gibi Türk sosyal sigorta mevzuatının öngördüğü şartlar aranmaktadır.
1- Dul aylığı yönünden;
Dul olan erkek veya kadın hak sahibi eş ister SSK ister Bağkur isterse de Emekli Sandığı kapsamında olsun yurtdışında çalışsa da başkaca gelirleri olsa da (Ör: Emekli aylığı, sosyal yardım) dul maaşını alabilmektedir. Burada kriter eşin ölüm anında Türk Medeni Kanunu (TMK) gereğince resmi evli olunması ve ölüm aylığı başvuru sırasında ve alınmaya devam edilirken evli olmamasıdır. Ölüm anında kesinleşmiş bir mahkeme kararıyla boşanmış eşin dul aylığı hakkı bulunmamaktadır.
Ölen sigortalının örneğin 15.06.2018 tarihindeki ölümünden önce 01.03.2017 tarihinde açılmış bir boşanma davası varsa ve bu dava devam ederken ölüme rağmen boşanmaya karar verilmiş, fakat istinaf itiraz veya temyiz başvurusu yapılmadığından veya dava kanun yolunda (istinaf veya temyizde) iken ölüm nazara alınmadan karara bağlanmış ve 18.08.2019 tarihinde kesinleşerek nüfus kayıtlarına tescil edilmiş ise boşanma kararı ölüm tarihinden sonra kesinleşmesine rağmen bu boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 18.08.2019 tarihi esas alınıyor.
Böyle bir durumda boşanma kararının kesinleşme tarihi olan 01.08.2019 tarihi esas alınarak ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 01.07.2018 tarihinden, mahkeme kararının kesinleştiği tarihi takip eden aybaşı olan 01.09.2019 kadar geçen 14 aylık süre için dul eşe aylık bağlanır, mahkeme kararın kesinleştiği tarihi takip eden aybaşı olan 01.09.2019 tarihinden itibaren ise aylığı kesilir. Fakat dava sürecinde ölümün olması ve kesinleşerek ölüm sonrası nüfusa tesciline rağmen diğer eş tarafından yeniden yargılama hükümlerine göre bu boşanma kararının iptali yönünde dava açar ve mahkemece nüfusa tescil edilen boşanma kararının iptali yönünde karar verilirse evlilik birliği ölüm ile son bulmuş kabul edilerek dul eşe ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanır.
Şayet boşanma kararının kesinleşmesi ile ölüm ay içerisinde fakat ölüm tarihi kesinleşme tarihinden önce olursa dul eşe aylık bağlanmıyor.
Boşanma davası devam ederken ölen kişinin mirasçılarından birisinin davaya devam etmesi ve mahkeme kararı ile boşanmada sağ kalan eşin kusurlu olduğu tespit edilirse sağ kalan eşe ölüm tarihinden kararın kesinleşme tarihine kadar geçen süre için ölüm aylığı bağlanır, ancak bağlanan aylık mahkeme kararının kesinleşme tarihini takip eden aybaşından itibaren kesilir.
İstinaf, temyiz kanun yolunda bulunan kesinleşmemiş boşanma kararı hakkında yapılan evliliğin boşanma ile değil de ölüm ile son bulduğu yönündeki gerekçe ile boşanma kararının bozulması ve açılmış olan boşanma davasının konusuz kaldığına ve evliliğin ölümle son bulduğuna karar verilmesi ile birlikte bu kararın kesinleşmesi halinde mahkemece verilen evliliğin ölüm ile son bulunduğu yönündeki karar esas alınarak sağ kalan eşe dul aylığı bağlanır.
Yabancı ülke mahkemesi (Örneğin Hollanda) veya idari makamı (örneğin Danimarka) tarafından verilen boşanma kararının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi için boşanma kararının 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuku ve Usulü Hakkında Kanun (MÖHUK) veya Yabancı Ülke Adlî veya İdarî Makamlarınca Verilen Kararların Nüfus Kütüğüne Tescili Hakkındaki Yönetmelik Hükümlerine göre tanınmasıyla Türk aile nüfus kütüğüne veya mavi kartlılar kütüğüne tescilinin yapılması gerekiyor. Hem 5718 sayılı MÖHUK hem de Yönetmelik hükümlerine göre tanıma ne zaman yapılırsa yapılsın yabancı mahkeme veya idari makam boşanma kararının kesinleşmesi tarihi Türk hukuku açısından da kesinleşme tarihi olarak kabul edilir.
Bu tanıma işlemi yapılmadan SGK’ya borçlanma veya dul aylığı bağlanması için başvuru yapılması halinde aile veya mavi kartlılar kütüğünde evlilik halen devam ediyor olduğundan talep Kurumca reddedilir.
Türk vatandaşları, çifte vatandaşlar ve mavi kartlılar yönünden yabancı ülkede yapılan evlenmeler ve ölüm bildirimleri usulüne göre aile kütüklerine veya mavi kartlılar kütüğüne bildirilmeden borçlanma başvuruları veya dul aylığı bağlama talepleri kabul edilmez. Zira hak sahibi veya ölen sigortalı nüfusta halen evli ve ölmüş olarak görünmemektedir.
Diğer yandan yabancı mahkeme boşanma kararının idari yolla tanınması ve tescili için Konsolosluklara veya Nüfus ve Vatandaşlık İl Müdürlüklerine yapılan başvurunun reddedilmesi halinde, yetkili aile mahkemelerine kararın tanınması için dava açılması gerekmektedir.
Ölen sigortalının dul eşine Türkiye’de veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması ya da kendisiyle birlikte yetim aylığı bağlanmış çocuğu bulunmaması durumlarında hesaplanan aylığın % 75’i ödenir. Bu durumların birinin varlığı halinde ise hesaplanan aylığın % 50’si ödenir.
Hak sahiplerine (Dul ve yetimlerin tamamı) bağlanacak ölüm aylıklarının toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemiyor. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından hisselerine orantılı olarak indirimler yapılıyor.
2- Yetim aylığı yönünden;
a) Genel olarak yetim aylığı şartları
Genel olarak ölen sigortalının evlilik birliği içerisinde veya evliliğin sona ermesinden (ölüm veya boşanma halinde kararının kesinleştiği tarihten itibaren başlayarak) 300 gün içinde doğan çocukları, evlilik birliği dışında doğmuş olup, doğumdan sonra anne ve babası birbirleriyle evlenmiş çocukları, evlat edindiği çocuğu, evlilik birliği dışında doğmuş olmakla birlikte babası tarafından tanınmış veya mahkemece babalık tespiti yapılan çocuğu yetim aylığına hak kazanabilir.
1826 sayılı kanuna göre evlilik birliği dışında doğan, anne ve baba adları gösterilmek suretiyle anne nüfusuna tescil edilmiş çocuklar da sadece ölen sigortalı annelerinden dolayı yetim aylık alabilirler.
Bu yetim çocuklardan şartların farklılığından dolayı kız ve erkek olanlara göre bir ayrım yapmak gerekiyor.
Buna göre kız çocukları yaşları ne olursa olsun bekar, dul veya boşanmış olmak gibi evli olmama halinde yetim aylığı alabilirler. Fakat bu kız çocuklar hakkında yabancı ülke mahkemesi (Örneğin İsveç) veya idari makamı (örneğin Rusya Federasyonu) tarafından verilen kesinleşmiş bir boşanma kararı varsa bunun Türk hukuku açısından kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi için bu boşanma kararının 5718 sayılı MÖHUK veya Yabancı Ülke Adlî veya İdarî Makamlarınca Verilen Kararların Nüfus Kütüğüne Tescili Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine göre tanınmasıyla Türk aile nüfus kütüğüne veya mavi kartlılar kütüğüne tescilinin yapılması gerekiyor. Hem 5718 sayılı MÖHUK hem de Yönetmelik hükümlerine göre tanıma ne zaman yapılırsa yapılsın yabancı mahkeme veya idari makam boşanma kararının kesinleşme tarihi Türk hukuku açısından da kesinleşme tarihi olarak kabul edilir.
Bu tanıma işlemi yapılmadan SGK’ya borçlanma veya yetim aylığı bağlanması için başvuru yapılması halinde aile veya mavi kartlılar kütüğünde evlilik halen devam ediyor olduğundan talep Kurumca reddedilir.
Türk vatandaşları, çifte vatandaşlar ve mavi kartlılar yönünden yabancı ülkede yapılan evlenmeler ve sigortalının ölüm bildirimleri usulüne göre aile kütüklerine veya mavi kartlılar kütüğüne bildirilmeden borçlanma başvuruları veya yetim aylığı bağlama talepleri kabul edilmez. Zira hak sahibi veya ölen sigortalı nüfusta halen ölmüş olarak görünmemektedir.
Diğer yandan yabancı mahkeme boşanma kararının idari yolla tanınması ve tescili için Konsolosluklara veya Nüfus ve Vatandaşlık İl Müdürlüklerine yapılan başvurunun reddedilmesi halinde, yetkili aile mahkemelerine kararın tanınması için dava açılması gerekmektedir.
Kız çocukları olduğu gibi erkek çocukları da yetim aylığı alabilmesi için evli olmamaları gerekir. 18 yaşını doldurmamış erkek çocuklarına başkaca hiçbir şart aranmadan yetim aylığı bağlanır. 18 yaşını doldurmuş erkek çocuklarına ise orta öğrenimlerine devam ediyorlarsa 20 yaşını, yükseköğrenimlerine devam ediyorlarsa 25 yaşını doldurmamaları şartıyla yetim aylığı bağlanır. Bu yaş sınırlarını geçen veya yaş sınırını geçmemekle birlikte öğrenimlerine son veren erkek çocuğunun yetim aylığı kesiliyor.
Lise öğrenimi bitirdikten sonra ve 20 yaşını doldurmadan önce ilk ders yılında yükseköğrenimine başlayan erkek çocukların aylıkları kesilmeden aralıksız ödeniyor. Yetim erkek çocuğunun bir yükseköğrenimi bitirilmesinden sonra ikinci bir yükseköğrenimde geçen süreleri ile doktora veya ikinci defa yapılan master ya da lisans üstü uzmanlık öğreniminde geçen süreleri için aylık bağlanmadığı gibi ödenen aylıklara da devam edilmeyip kesiliyor.
Lise eğitimini bitirdikten sonra yükseköğrenime devam edebilmek için yurt dışında yabancı dil öğreniminde geçen sürenin en çok bir yılı ile master ve lisans üstü uzmanlık öğrenimlerinde geçen sürelerin tamamı yüksek öğrenimden sayılır ve bu süreler için bu erkek yetimlere aylık ödeniyor. Yurt dışında eğitim gören hak sahibi erkek yetimlerin öğrenci olduklarına dair Türkçe tercüme edilmiş öğrenci belgesini her yıl yetkili SGİM/SGM’ye göndermeleri gerekiyor.
Tedavisi mümkün olmayan hastalıkları veya engellilikleri çalışmalarına engel olduğu Kurum sağlık kurulunca onaylanacak raporla tespit edilen erkek çocuklara, bakıma muhtaç olmaları şartıyla, yaş haddi olmadan, öğrenci veya evli olup olmadıklarına bakılmaksızın yetim aylığı bağlanıyor. Aylık almaya devam ederken malul ve bakıma muhtaç oldukları tespit edilen erkek çocuklarının aylıkları, yaşları veya evlenmeleri nedeniyle kesilmeyerek ödenmeye devam ediliyor.
Ölen sigortalının kız, erkek veya malul yetim çocuklarının Türkiye’de veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmamaları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması ya da durumlarında her biri için hesaplanan aylığın % 25’i ödenir. Bu çocuklardan sigortalının ölümü ile anasız ve babasız kalan veya sonradan bu duruma düşenlerle, ana ve babaları arasında evlilik bağı bulunmayan veya sigortalının ölümü tarihinde evlilik bağı bulunmakla beraber ana veya babaları sonradan evlenenler ile kendisinden başka aylık alan hak sahibi bulunmayanların her birine hesaplanan aylığın % 50’si ödenir.
Hak sahiplerine (Dul ve yetimlerin tamamı) bağlanacak ölüm aylıklarının toplamı sigortalıya ait aylığın tutarını geçemiyor. Bu sınırın aşılmaması için gerekirse hak sahiplerinin aylıklarından hisselerine orantılı olarak indirimler yapılıyor.
b) SSK ve Bağkur yetim hak sahiplerinin çalışması
Sigortalı kişi ister 1 Ekim 2008 tarihinden önce isterse bu tarihten sonra vefat etsin uygulanacak kanunlar farklı da olsa sigortalının yetimleri ne yurtiçinde ne de yurtdışında çalışamazlar.
1 Ekim 2008 tarihinden önce vefat eden sigortalının hak sahibi olan yetimlerine uygulanacak 506 sayılı Kanunun 68. maddesi gereğince Türkiye’de Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi bir işte çalışmayan veya buralardan kendi çalışmasına istinaden gelir almayan yetim maaşı bağlanır.“ demekle birlikte bu kanuna 29.07.2003 tarihinde eklenen EK-47. madde “Bu Kanuna göre gelir veya aylık almakta olan kız çocuklarının sosyal güvenlik sözleşmesi akdedilmiş ülkelerdeki sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmaya başlamaları veya bu ülkelerin sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almaya başlamaları halinde, bağlanan gelir ve aylıkları kesilir“ hükmü getirildiğinden maalesef yetim kız çocuklarının sözleşmeli (Örn: Almanya, Hollanda, Avusturya… ) ülkelerdeki yurtdışında çalışması yasaklanmıştır.
Bu konuda Yargıtay’ın lehe yerleşik kararları olsa da genelde dava açarak da bu hakkın alınması imkansızdır. Aynı durum Bağkur sigortalılarının yetimleri için de geçerlidir.
Burada şu konuya da değinmekte fayda var. SGK, 05.12.2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan değişiklikle Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin geçici 4. maddesinin ikinci fıkrasını „Kanunun yürürlük tarihinden önce ölen sigortalıların hak sahiplerine gelir veya aylık bağlanmasında, sigortalıya ilişkin koşulların tespiti ile gelir veya aylığın hesaplanması ve paylaştırılmasında ölüm tarihindeki, hak sahiplerine ilişkin koşulların tespitinde ise hak sahibi olma niteliğinin kazanıldığı tarihteki Kanun hükümleri uygulanır“ şeklinde değiştirmiştir.
Bununla artık ölüm hangi tarihte gerçekleşirse gerçekleşsin hak sahipliği şartları hak sahibi olma niteliğinin kazanıldığı tarihteki mevzuat hükümlerine göre belirlenmektedir.
1 Ekim 2008 tarihinden sonra vefat eden sigortalının yetimlerine ise 5510 sayılı Kanunun 34. maddesi uygulanacağından ve bu maddede açıkça “….Kanun kapsamında veya YABANCI BİR ÜLKE MEVZUATI kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan….” ibaresi kullanıldığından yurtdışında çalışma veya bulunulan ülke (Ör: Almanya, Fransa gibi) sosyal sigorta kurumundan kendi sigortalılığı sebebiyle emekli aylığı veya gelir alma yetim maaşı almak için engeldir. Kanunda yetim maaşı için açıkça hükme bağlanmadığından yurtdışında çalışma olmadan bulunulan ülkede sosyal sigortaya tabi olunmuyorsa sadece ikamete dayalı sosyal yardım almak yetim maaşı almaya engel değildir. Kanunda açıkça „…kendi sigortalılığı sebebiyle…“ dediğinden yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında o ülkenin sosyal güvenlik kanunlarına göre örneğin Almanya’dan ölen kocasından dul aylığı alan kadın, Türkiye’den babasından veya annesinden dolayı yetim aylığı alabilir. Zira yurtdışından aldığı ölüm aylığı kendi sigortalılığı sebebiyle değil ölen kişinin sigortalılığı sebebiyle bağlanmıştır.
c) Emekli Sandığı hak sahibi yetimlerinin çalışması
2008 yılı Ekim ayı başından önce 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında iştirakçiliği bulunanlardan, bu kapsamda emekli veya adi malullük aylığı almakta olanların, iştirakçi veya iştirakçiliği sona ermiş ve daha sonra başka bir sigortalılık statüsüne tabi olarak çalışmamış olanların ölümü halinde, aylığa hak kazanan yetimlerine aylık bağlanabiliyor.
Bunların dışında toplam hizmet süreleri 10 yıl (3600 gün) ve daha fazla olanların ölümü halinde de 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi yetimlerine aylık bağlanıyor. 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre 10 yıl (3600 gün) ve daha fazla hizmet süresi olan iştirakçilerin yetimlerinin sadece Türkiye’de Emekli Sandığı (4/1-c) kapsamında çalışmaya başlamaları halinde kız olsun erkek olsun çocuğun yetim aylıkları işe bağladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren kesiliyor. SSK (4/1-a) ve Bağkur (4/1-b) kapsamında çalışmaya başlayanların yetim aylıkları ve görev/temsil tazminatları ise kesilmiyor. Dolayısıyla bu yetimler hakkında 5510 sayılı Kanunun 34. maddesi uygulanmayacağından bunların yurtdışında sözleşmeli veya sözleşmesiz bir ülkede sigortaya tabi çalışma yasağı da bulunmuyor. Zira bunlar hakkında uygulanacak 5434 sayılı Kanunda böyle bir yasak bulunmuyor. Bunlar kanundaki diğer şartları (evli olmama, belirli yaş sınırları dahilinde kalma gibi) taşıdıkları müddetçe yurtdışında çalışırken de Türkiye’den yetim aylığı alabilirler.
5434 sayılı Kanun hükümlerine göre yetim aylığı bağlanması için en az 10 hizmet yılı (3600 gün) gerektiğinden, toplam hizmet süresi 5 (1800 gün) ila 10 yıl (3600 gün) arasında olan yani 10 yıldan az olan iştirakçilerin ölümü halinde 5510 sayılı Kanunun geçici 4. maddesi uyarınca hak sahiplerine 5510 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yetim aylığı bağlanabiliyor. Bu durumda toplam hizmet süresi en az 5 yıl (1800 gün) ancak 10 yıldan (3600 gün) az iştirakçinin yetimlerine ölüm aylığı bağlanabilmesi için 1 Ekim 2008 tarihinden sonra vefat eden sigortalıların yetimlerine uygulandığı gibi 5510 sayılı Kanunun 34. maddesi uygulanacağından Türkiye’de herhangi bir statüde veya YABANCI BİR ÜLKE MEVZUATI kapsamında çalışmamaları veya kendi sigortalılıkları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması gerekiyor. Fakat bunlar 3201 sayılı Kanun gereğince yurda kesin dönüş şartına tabi olmadıklarından yurtdışında ikamete dayalı sosyal yardım alabilirler.
Hizmet süresi 5 yıldan (1800 gün) az olanların ölümü halinde ise hak sahibi yetimlere aylık bağlanmıyor.
HAK SAHİPLERİ AYLIK BAĞLATMAK İÇİN HANGİ BELGELER İLE KURUMA BAŞVURACAK?
Yukarıda da belirtildiği gibi 3201 sayılı Kanunda hak sahiplerine aylık bağlanabilmesi için yurda “kesin dönüş” zorunluluğunun gerektiğine dair herhangi bir hüküm bulunmadığından hak sahiplerine borçlandıkları sürelere istinaden aylık bağlanmasında kesin dönüş şartı aranmamaktadır. Türkiye’de bunlar hakkında uygulanacak olan ve yukarıda ayrıntıları izah edilen aylık talep tarihindeki sosyal güvenlik sigorta mevzuatının öngördüğü şartlar aranacağından hak sahiplerinin sadece Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde öngörülen “Gelir/Aylık/Ödenek Talep Belgesi” ile Kuruma başvurmaları yeterli olup ayrıca “3201 sayılı Kanuna Göre Aylık Talebinde Bulunanlara Mahsus Beyan ve Taahhüt Belgesi” vermeleri gerekmemektedir.
Ancak yine yukarıda izah edildiği üzere 5510 sayılı Kanunun 34. maddesi gereğince YABANCI BİR ÜLKE MEVZUATI kapsamında çalışmadıklarını veya kendi sigortalılıkları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmadığını ispatlamak için “Gelir/Aylık/Ödenek Talep Belgesi” ile birlikte yaşadıkları ülke sigorta kurumundan alacakları hizmet cetvellerini Kuruma ibraz etmeleri gerekiyor. Örneğin Almanya için hak sahibi kendisine ait ve ilgili Deutsche Rentenversicherung (DRV-Eski LVA) veya Deutsche Rentenversicherung Knappschaft-Bahn-See Kurumlarından temin ettikleri güncel hizmet cetvellerini (Versicherungsverlauf) ibraz etmelidirler. İbraz edilmemesi halinde SGK tarafından bu hizmet cetvelleri istenecektir.
Ölen sigortalının yurt dışında geçen sürelerini 3201 sayılı Kanuna göre borçlanan hak sahiplerinin aylıkları, borcun tamamını ödedikten sonra yapacakları yazılı tahsis taleplerini takip eden ay başından itibaren başlatılacaktır.
Borçlanılan yurt dışı süreleri ile aylık bağlanan hak sahiplerinin yurtdışında 6 aydan fazla süre ikamet etmeleri halinde dahi yılda bir defaya mahsus yoklama belgesi verme zorunlulukları bulunmamaktadır.
BORÇLANMA İLE ÖDENEN BEDELİN İADESİ
Sigortalının borçlandığı hizmetleri ile hak sahiplerine ölüm aylığı bağlanamaması durumunda yazılı talepte bulunulması halinde mirasçılarına, ödenen borçlanma miktarının tamamı faiz uygulanmaksızın Türk Lirası olarak iade edilebiliyor. Söz konusu iade işleminin gerçekleşmesi için Kuruma yetkili mahkemelerden ya da noterliklerce düzenlenmiş mirasçılık belgesinin aslı ya da onaylı suretinin, ölen sigortalının veya hak sahiplerinin 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu gereğince vergiden muaf olduğuna, vergisinin ödenmiş bulunduğuna dair ilgili vergi dairesinden temin edilecek onaylı belgenin, mirasçılardan biri tarafından verilmiş imzalı dilekçenin verilmesi gerekiyor.
NOT: Türkiye’den yurt dışı borçlanma yolu ile emeklilik konusunda danışma hizmetimiz RANDEVU SİSTEMİYLE ÜCRETE TABİ olup büromuzca adınıza işlem yapıldığında ise yurt dışı borçlanma işlemi için ayrı, emekli aylığı tahsisat işlemleri için ayrı ücret alınmaktadır. Hangi ülkede olursanız olun ön ödemeli randevu için bizlerle hafta içi 10.00-17.00 Almanya mesai saatleri içerisinde +49 1522 4444405 nolu cep numarasından ulaşabilir veya web sayfamızdaki diğer iletişim yollarından irtibat kurabilirsiniz.
Av. Şerif Yılmaz
KONU İLE İLGİLİ AŞAĞIDAKİ VİDEOLARIMIZDAN DA FAYDALANABİLİRSİNİZ:
Her yönüyle; YURTDIŞI BORÇLANMA İLE TÜRKİYE’DEN ÖLÜM (DUL ve YETİM) AYLIĞI HAKKI
MAVİ KARTLI DUL VE YETİMLERİN YURTDIŞI BORÇLANMA ÇİLESİ BİTMİYOR
MİRASI REDDEDERSEK YURTDIŞI BORÇLANMA İLE DUL VE YETİM MAAŞI HAKKIMIZ ÖLÜR MÜ?