Av. Şerif YILMAZ

TÜRKİYE’DEN EMEKLİ OLDUKTAN SONRA KİMLER YURTDIŞINDA ÇALIŞABİLİR, KİMLER ÇALIŞAMAZ?

Bir gün dahi yurt dışı sürelerini 3201 sayılı yasadan faydalanarak borçlanmadan veya ikili sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince iki ülke hizmetini birleştirmeden SSK, BAĞ-KUR veya Emekli Sandığı kapsamında 01.10.2008 öncesi sigorta girişi olmakla birlikte sadece TÜRKİYE SİGORTALILIK SÜRELERİYLE veya 2147 sayılı yurtdışı borçlanma kapsamında borçlandığı süreleriyle Türkiye’den yaşlılık veya engelli yaşlılık aylığı almaya hak kazanan kişiler istedikleri takdirde yurt dışında hiçbir yasal engel olmadan istedikleri gibi tam gün, yarım gün veya sigortadan muaf bir işte çalışabilirler.

Türkiye sigortalılık süreleri hangileridir?

Türkiye sigortalılık süreleri Türk sosyal güvenlik kanunlarına göre zorunlu veya isteğe bağlı prim ödenen sürelerdir. Bunlar;

– Özel veya kamuda bir işverene iş akdi ile bağlı çalışan işçilerin prim zorunlu süreleri

– Kendi nam ve hesabına çalışanların zorunlu prim süreleri (Esnaf, şirket ortağı, muhtar, avukat, çiftçi gibi)

– Kamuda devlet memuru olarak çalışanların zorunlu prim süreleri

– Bir işverene bağlı olmaksızın isteğe bağlı ödenen prim süreleri

– 5510 sayılı Kanunun 41. maddesi ile 46. maddesi kapsamında bedelinin ödenmesi kaydıyla borçlanılan askerlik, bazı memurların fakülte ve yüksek okul süreleri ve doğum gibi süreleri,

– Zaman zaman çıkan kanunlar gereğince değerlendirilmeyen ancak ihya edilen süreleri,

– Kesinleşmiş mahkeme kararınca hizmet tespiti yapılan süreleridir.

Bu sürelerle yaşlılık veya engelli emekliliğine hak kazanılması halinde Türkiye’de sosyal güvenlik destek primine (SGDP) tabi olarak yurt dışında ise destek primine tabi olmadan çalışılabilir. Bu hususu Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü 25.07.2014 tarihinde yayınladığı 2014/22 sayılı Genelgesiyle açıkça belirterek hükme bağlamıştır.

Örnek 1: 01.05.1990 tarihinde Emekli Sandığı kapsamında Türk Silahlı Kuvvetler bünyesinde 25 tam yılını doldurup Yarbay rütbesiyle emekli aylığına hak kazanan Murat bey Avusturya’ya yerleştiğinde SGK’dan emekli aylığını alırken istediği gibi çalışabilir, ikamete dayalı sosyal yardım alabilir.

Örnek 2: 1964 doğumlu ve 01.02.1981 tarihinde SSK kapsamında ilk sigorta girişiyle birlikte toplam 1440 ödenmiş prim günü olan Sakine hanım 1988 yılında Almanya’ya gelmiştir. Almanya’ya geldikten sonra yurt dışı sürelerini borçlanmadan Türk vatandaşı iken 1990 ve 1993 doğumlu çocuğu ile mavi kartlı Alman vatandaşı olduğu sürede dünyaya getirdiği 1996 doğumlu çocuğundan dolayı üç çocuk için toplam 2160 gün doğum borçlanması yaparak bedellerini yatırmış ve toplam SSK’lı gününü 3600 güne tamamlamıştır. 58 yaşını ikmal ettiğinden SSK kapsamında emekli aylığına hak kazanır ve hiçbir gün dahi yurt dışı süresini borçlanmadığından yasağa girmeden Almanya’da ister tam gün (Vollzeit), ister yarım gün (Teilzeit), isterse sigortadan muaf (Minijob), isterse kendi nam ve hesabına serbest (Selbstständigt), isterse de bakım sigortalısı (Pflegetätigkeit) olarak çalışabilir. Hatta yurda kesin dönüş şartına tabi olmadığından ikamete dayalı sosyal yardım dahi alabilir.

Türkiye sigortalılık süresi sayılan borçlanma süreleri hangileridir?

5510 sayılı Kanunun 41. maddesi ile 46. maddesi kapsamında yapılan borçlanma süreleri Türkiye sigortalılık süreleridir. Bunlar;

– İlk sigorta başlangıcından sonra kanunları gereği verilen ücretsiz doğum ya da analık izni süreleri,

– İlk sigorta başlangıcından sonra SSK (4/a), Bağ-Kur (4/b) ve Emekli Sandığı (4/c) kapsamındaki sigortalı kadının, üç çocuğa kadar doğum tarihinden sonraki iki yıllık süreleri,

– Er veya erbaş olarak silâh altında veya yedek subay, yedek astsubay okulunda geçen süreleri,

– Memur olanların, personel mevzuatına göre aylıksız izin süreleri,

– Sigortalı olmaksızın doktora öğrenimi veya tıpta uzmanlık için yurt içinde veya yurt dışında geçirdikleri normal doktora veya uzmanlık öğrenim süreleri,

– Sigortalı olmaksızın avukatlık stajını yapanların normal staj süreleri,

– Sigortalı iken herhangi bir suçtan tutuklanan veya gözaltına alınanlardan bu suçtan dolayı beraat edenlerin tutuklulukta veya gözaltında geçen süreleri,

– Grev ve lokavtta geçen süreleri

– Hekimlerin fahrî asistanlıkta geçen süreleri,

– Seçim kanunları gereğince görevlerinden istifa edenlerin, istifa ettikleri tarih ile seçimin

yapıldığı tarihi takip eden ay başına kadar açıkta geçirdikleri süreleri,

– 25.02.2011 tarihinden sonraki sürelere ilişkin olmak üzere, 4857 sayılı Kanuna göre kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışan sigortalıların, kısmi süreli çalıştıkları aylara ait eksik süreleri,

– Sigortalı olmaksızın, 08.04.1929 tarihli ve 1416 sayılı Ecnebi Memleketlere Gönderilecek Talebe Hakkında Kanuna göre yurt dışına gönderilen ve öğrenimini başarıyla tamamlayarak yurda dönenlerden yükümlü bulunduğu mecburi hizmet süresini tamamlamış olanların, yurt dışında resmî öğrenci olarak geçirmiş oldukları öğrenim sürelerinin 18 yaşının tamamlanmasından sonraki döneme ait olan kısımdaki süreleri

– Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okuduktan sonra subay veya astsubaylığa nasbedilen veya yedek subaylık hizmetini takiben subaylığa geçirilenler veya yedek astsubaylık hizmetini takiben astsubaylığa geçirilenler ile fakülte ve yüksekokullarda kendi hesabına okuduktan sonra, komiser yardımcısı veya polis memuru olarak atananların başarılı öğrenim süreleri,

– Fakülte veya yüksek okullarda kendi hesabına okumakta iken Milli Savunma Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı veya Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okumaya devam eden öğrencilerin, daha önce kendi hesabına okudukları normal okul süreleridir.

01.10.2008 öncesi sigorta girişi önemli

Yukarıdan beri sıraladığımız yurt dışında çalışma imkanına sahip olma bakımından Türkiye sigortalılık süreleri ile yaşlılık veya engelli emekliliğine hak kazananların mutlaka 01.10.2008 tarihinden önce yürürlükte olan 506 sayılı SSK, 1479 sayılı BAĞ-KUR veya 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununa göre uzun vade sigorta kollarına tabi ilk sigorta girişlerinin olması şarttır. Zira bu kanunlara tabi olarak ilk defa işe başlayanlar yine bu kanunlara göre emekli aylığına hak kazanacaklardır ve hem bu kanunlarda hem de Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi olan ülkelerle yapılan ikili sözleşmelerde yurt dışında çalışma yasağına ilişkin bir hüküm bulunmadığından yurt dışında çalışabileceklerdir.

01.10.2008 tarihinden sonra ilk sigorta girişi olanların tüm süreleri Türkiye sigortalılık süresi olsa ve bununla emekli aylığına hak kazansalar bile yurt dışında çalışamazlar.

2147 sayılı Kanuna göre yurtdışı borçlanma yapanların yurtdışında çalışması

07.06.1978 tarihinde yürürlüğe giren fakat 22.05.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3201 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan 2147 sayılı Kanun döneminde bu kanundan yararlanıp yurtdışı sürelerini borçlananlar, bu kanuna göre yaşlılık emekli aylığına hak kazanmışlar ise tekrar yurtdışına çıkmaları halinde emekli aylıklarını almaya devam edebilirler.

Çünkü yurtdışı sürelerini borçlananların yurt dışında çalışma yasağı 22.05.1985 tarihinden itibaren 3201 sayılı Kanunla getirilmiştir. 2147 sayılı Kanunda ise böyle bir yasak bulunmuyor.

Örnek: 1970-1984 yılları arasında Almanya’da çalışan ve 1984 yılında Türkiye’ye kesin dönüş yapan Muzaffer bey aynı yıl 2147 sayılı yurt dışı borçlanma kanununa göre yurtdışı sürelerini borçlanmış ve bedelini yatırmıştır. 1989 yılında 2147 sayılı Kanun gereğince SSK kapsamında emekli aylığına hak kazanan Muzaffer bey 1999 yılında Fransa’ya gelmiştir. Muzaffer bey 2147 sayılı Kanuna tabi yurtdışı borçlanma yaptığından ve emekli aylığına hak kazandığından Fransa’da dilediği gibi çalışırken SGK’dan aldığı emekli aylığını kesilmeden almaya devam edebilir.

Dul maaşı alanlarla Emekli Sandığı (4/c) yetim aylığı alanlar yurtdışında çalışabilirler

İster tamamı Türkiye süreleri olsun ister yurt dışı sürelerinin borçlanılmasıyla elde edilen sigortalılık süreleri olsun vefat eden SSK, BAĞ-KUR veya Emekli Sandığı sigortalılarının geriye bıraktıkları dul eşleri ölüm (dul) aylığı alırken yurt dışında veya Türkiye’de çalışabilirler. Yurt dışında veya Türkiye’de çalışma halinde aylık alma oranları örneğin %75 ise % 50’ye düşecektir. Fakat bu aylığı almaya devam edebilirler.

5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu gereğince iştirakçi olanların yetimlerinin alacağı ölüm (yetim) aylıklarında da yurt dışında veya Türkiye’de çalışma yasağı bulunmuyor. Bunlar da yurt dışında veya Türkiye’de çalışırken yetim aylıklarını almaya devam edebilirler. Zira 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanununda bunlar için bir çalışma yasağı bulunmuyor.

Hangi emekliler veya emekli geliri alanlar yurtdışında çalışamaz?

3201 sayılı Kanuna göre yurt dışı borçlanma yapanlar

Her şeyden önce 3201 sayılı kanundan faydalanarak yurtdışı sürelerinden bir gün dahi borçlanıp sigortalılık sürelerini tamamlamakla yaşlılık veya engelli emekli aylığına hak kazananlar 2010 yılında yapılan kanun değişikliğiyle SGDP’ine tabi Türkiye’de çalışabilirken yurtdışında çalışamazlar, ikamete dayalı sosyal yardım alamazlar.

Çünkü 3201 sayılı Kanunun “Aylık tahsisi ve aylığın başlama tarihi” başlıklı 6. maddesinin B fıkrası;

Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan TEKRAR YURT DIŞINDA yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye’de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır” diyor.

Ancak bu emeklilerimiz 26.06.2020 tarihinden itibaren kanun değişikliği ile yurt dışında sadece sigortadan muaf ve kendilerinden prim kesilmemek şartıyla cüzi çalışma yapabilirler. Örneğin Almanya’da 01.10.2022 tarihine kadar 450 Euro’ya bu tarihten sonra 520 Euro’ya kadar çalışabilirler.

01.10.2008 sonrası sigorta giriş olanlar

506 sayılı SSK, 1479 sayılı BAĞ-KUR veya 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunlarını yürürlükten kaldıran reform kanunu olan 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 sonrası ilk defa uzun vade sigorta kollarına tabi sigortalı olanların tüm süreleri yukarıda izah ettiğimiz gibi Türkiye sigortalılık süresi olsa dahi bu reform kanununa göre emekli aylığına hak kazanacaklarından emekli olduktan sonra yurt dışında çalışamazlar.

Bunların yurtdışında çalışma yasakları 3201 sayılı Kanundan değil 5510 sayılı Kanunun 30/3 maddesinin (a) bendinden kaynaklanmaktadır. Zira bu düzenleme “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği  (01.10.2008) tarihten sonra ilk defa sigortalı olan kişilerden yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra …. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi hariç olmak üzere bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir” şeklinde açıkça bu yasağı getirmiştir.

SGK’dan malulen emekli olanlar

Türkiye’de ister tamamı Türkiye sigortalılık süreleriyle isterse 2147 veya 3201 sayılı Kanun hükümlerine göre yurt dışı borçlanma ile 506 sayılı SSK, 1479 sayılı BAĞ-KUR, 5434 sayılı Emekli Sandığı veya 5510 sayılı Kanunlara tabi olarak en az % 60 çalışma gücünü kaybettiğinden malulen emekli olanlar ne Türkiye’de ne de yurt dışında çalışamazlar.

Bunların da yurt dışında çalışma yasağı yine 5510 sayılı Kanunun 27/3 maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu düzenleme aynen “Malûllük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir” demektedir.

SSK (4/a), BAĞ-KUR (4/b) ve 5510 sayılı kanuna tabi sigortalılarının yetim aylığı alan hak sahipleri

Mülga 506 sayılı SSK, 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanunlarına tabi sigortalılık süreleri var iken vefat edenlerin geriye bıraktıkları hak sahibi yetimleri ile ilk defa 01.10.2008 tarihinden sonra 5510 sayılı Kanunun 4/1-a, 4/1-b ve 4/1-c maddeleri göre sigorta girişi olanların geriye bıraktıkları   hak sahibi yetimleri hem Türkiye’de hem yurt dışında çalışamazlar.

Zira bunların da yurt dışında çalışma yasağı yine 5510 sayılı Kanunun 34/1-b maddesinden kaynaklanmaktadır. Bu düzenleme de aynen “Bu Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç bu Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmayan veya kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış çocuklardan … % 25’i, oranında aylık bağlanır” şeklinde hükme bağlanmıştır.

Sosyal güvenlik sözleşmeleri gereğince kısmi sözleşme aylığı alanlar

Bu konu çeşitli ülkelerle yapılan sosyal güvenlik sözleşmesi hükümlerine göre değişmekle birlikte Almanya-Türkiye Arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre kısmi yaşlılık, malullük veya ölüm sözleşme aylığı bağlananların ne Türkiye’de ne de Almanya’da çalışmasını yasaklayan bir hüküm bulunmuyor.

Ancak burada kısmi sözleşme aylığını bağlayan ülkenin sosyal güvenliğe ilişkin mevzuatı uygulanıyor. Bu bağlamda, yaşlılık aylıkları yönünden örneğin Türkiye’de eski SSK kanunu yani mülga 506 sayılı Kanuna göre geçen süreler dolayısıyla kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanmış ise SGK aylığın bağlandığı tarih itibariyle mülga 506 sayılı Kanunun 60. ve 62. maddesi gereğince hem Türkiye’deki hem Almanya’daki işten ayrılma şartı yani çalışmama şartı aramaktadır.

Oysa bu kanunun işten ayrılma hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğinden SGK’nın uygulaması hukuka aykırıdır. Aslında mevzuata göre kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanan sigortalının iki seçeneği bulunmaktadır. İsterse kısmi sözleşme aylığını durdurup Türkiye’de çalışarak Türkiye sürelerini tamamlayıp kısmi sözleşme aylığını tam aylığa çevirebilir. İsterse de SGK’nın uygulamasının aksine kısmi sözleşme aylığını alırken bir işverene bağlı olarak çalışacaksa Sosyal Güvenlik Destek Primi (SGDP) ödeyerek çalışmasına devam edebilir. Elbette bu söylediklerimiz 4/1-a ve 4/1-b çalışmaları için mümkün iken 4/1-c yani memur olarak çalışmaya başlaması halinde mevzuata göre kısmi sözleşme aylığın kesilmesi gerekmektedir.

Malullük aylıkları yönünden baktığımızda ise Türk sosyal güvenlik sistemindeki gerek eski gerekse yeni mevzuata göre kısmi malullük sözleşme aylığı bağlananlar ne Türkiye’de ne Almanya’da çalışabilir. Çalışma halinde bu malullük aylıkları kesilir.

Almanya’da çalışma ile ilgili olarak ise SGK’nın 2010/91 sayılı ve yürürlükten kaldırılan 2012/24 sayılı genelgeler ekindeki tabloda kısmi yaşlılık ve malullük ayıklarının kesilmesine neden olan Almanya sigortalılık süreleri gösterilmiştir.

Kısmi sözleşme aylığını Türkiye bağladığına göre sosyal güvenlik sözleşmesine göre Türkiye’deki mevzuat hükümleri uygulanacağından SGK’nın bu genelgeleri ekinde yer alan tablodaki Almanya sigortalılık sürelerinin kısmi yaşlılık sözleşme aylığının kesilmesine neden olması mümkün değil, hukuka aykırıdır. Zira bu sigortalılık sürelerinin emekli aylığını kesip kesmemesi şayet Almanya kısmi sözleşme aylığını bağlasa idi Alman sosyal güvenlik mevzuatına göre değerlendirilebilirdi.

Her şeyden önce kısmi sözleşme aylığı Almanya-Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümlerine ve Türkiye’de mülga 506 (SSK), 1479 (BAĞ-KUR), 2925 (Çiftçi BAĞ-KUR’u), 2926 (Tarım SSK) sayılı kanunların, 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesi hükümlerine göre bağlanmıştır. Ne Sosyal Güvenlik Sözleşmesi hükümlerinde ne de zikredilen bu kanun hükümlerinde aylık bağlanan sigortalıların Almanya’da çalışmalarını engelleyen bir hüküm yoktur.

Yurtdışında çalışma yasağı iki grup için söz konusudur. Birincisi 3201 sayılı Kanuna göre yurtdışı sürelerinden bir gün bile borçlanıp bedelini yatırarak emekli aylığına hak kazananlar aynı kanunun 6. maddesindeki “Yurda kesin dönüş” şartı sebebiyle 26.06.2020 tarihinden itibaren Almanca Minijob, Aushilfe, Geringfügige versicherungsfreie Beschäftigung olarak ifade edilen ve kendilerinden prim kesilmeyen sigortadan muaf kısa süreli çalışmalar hariç Almanya’da çalışamazlar. Oysa zikredilen kanunlara göre Türkiye’de sigortalılıkları olup bu süreleri sözleşme gereğince Almanya süreleri ile birleştirilip kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlananlar 3201 sayılı Kanundan faydalanıp yurtdışı borçlanma yapmamışlardır. Bu durumda 3201 sayılı Kanundaki yurda kesin dönüş şartı yani yurtdışında (Almanya’da) çalışma ve ikamete dayalı sosyal yardım alma yasağına tabi olmazlar. Hakeza Yargıtay 10. ve 21. Hukuk Daireleri de yerleşik içtihatlarında bu sigortalılar için Almanya’da çalışma yasağı yani yurda kesin dönüş şartı uygulanamayacağına hükmetmiştir.

Yurtdışında çalışma yasağına tabi ikinci grup ise 5510 sayılı Kanunun 30/3 maddesine göre 01.05.2008 tarihinden itibaren ilk defa sigortalı olup sadece 5510 sayılı Kanuna tabi çalışmalarla emekli aylığına hak kazana sigortalılardır. Sözleşme kısmi aylığı yönünden bunlar için de Almanya’da çalışma yasağının olabilmesi için sözleşme gereğince birleştirilen sigortalılık sürelerinin hem Almanya’da hem de Türkiye’de 01.05.2008 tarihi sonrası olması gerekir.

Şayet 01.05.2008 öncesi Almanya’da sözleşme gereğince birleştirmeye tabi sigortalılık süresi olup daha sonradan Türkiye’de bu tarihten sonra ilk defa sigorta girişi olanların hizmetlerinin birleştirilip sözleşme kısmi yaşlılık aylığı bağlanmış ise bunlar da kısmi sözleşme aylığı alırken Almanya’da istedikleri gibi çalışabilirler. Çünkü bu durumda ilk sigorta girişleri Türkiye’deki 01.05.2008 sonra ilk sigorta girişleri değil Almanya-Türkiye Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin 29/4 maddesi gereğince Almanya’daki ilk sigorta girişleri kabul edilmektedir.

Buna bir örnek verirsek; 01.03.1971 doğumlu Hamza bey Almanya’da 01.06.1991-30.04.2009 yılları arasında çalışmış, daha sonra Türkiye’de bir işverene bağlı olarak 5510 sayılı Kanunun 4/a (eski SSK) maddesi kapsamında 01.10.2010 tarihinden 30.09.2016 tarihine kadar çalışmış, 01.04.2023 tarihinde sözleşme gereğince iki ülke hizmetlerinin birleştirilip kendisine kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanmasını talep etmiş ve 01.05.2023 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık sözleşme aylığı bağlanmıştır. Hamza beyin ilk sigorta girişi her ne kadar 01.10.2010 tarihi olsa da sosyal güvenlik sözleşmesinin 29/4 maddesi gereğince ilk sigorta girişi Almanya’daki 01.06.1991 tarihi esas alınacağından kendisi 5510 sayılı Kanunun 30/3 maddesindeki yurtdışında çalışma yasağına girmeyecek ve kısmi sözleşme aylığını alırken Almanya’da çalışması mümkün olacaktır.

Kısmi sözleşme ölüm aylıkları yani dul ve yetim aylıkları yönünden bakarsak burada ayrıma gitmemiz gerekiyor. Türk mevzuatına göre ölenin iki ülke süreleri birleştirilip kendisine SSK, BAĞ-KUR veya Emekli Sandığı gibi hangi statüde ve hangi kanuna tabi olursa olsun kısmi sözleşme dul aylığı bağlanan hak sahibi dul eşleri ile Emekli Sandığı Kanunu kapsamında ölenin birleştirilen sürelerinden dolayı kısmi sözleşme yetim maaşı bağlanan yetimlerinin yurtdışında yurtdışında çalışmalarını engelleyen bir hüküm bulunmadığından aylıklarını alırken hem Türkiye’de hem de Almanya’da çalışmaları mümkündür.

Ancak ölenin her iki ülke hizmetleri birleştirilerek kendilerine 506 sayılı SSK Kanunu, 1479 sayılı BAĞ-KUR Kanunu veya 5510 sayılı Kanun kapsamında kısmi sözleşme yetim aylığı bağlananlar bu kanunlardaki yurtdışında çalışma yasaklarından dolayı hem Türkiye’de hem de Almanya’da çalışamazlar. Çalışmaları halinde kısmi sözleşme yetim aylıkları kesilir.

Çalışma yasağı olmayanlar emekli aylığı bağlatmak için öncelikle yurt dışındaki işinden çıkmak zorunda mı?

SGK emekli aylığının bağlanması için sigortalının gerek Türkiye’de gerekse yurtdışındaki işinden ayrılmasını şart koşuyor.

Ancak SGK’nın bu konuda dayandığı 506 sayılı Kanun’un “Aylığın Başlangıcı” başlıklı mülga 62/1 maddesindeki; “…çalıştığı işten ayrıldıktan sonra…” ibaresini Anayasa Mahkemesi (AYM) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun açtığı iptal davasında Anayasanın 13 ve 60’ıncı maddelerine aykırı bularak 03.03.2021 tarihli ve 31412 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve oybirliğiyle verdiği 14.01.2021 tarihli 2019/104 E., 2021/3 K. sayılı kararı ile iptal etmiştir.

Yani 01.10.2008 tarihinden önce sigorta girişi olan bir SSK’lı kanundaki tüm şartları yerine getirmiş ise işten ayrılmadan emekli aylığının bağlanması için başvuramazken, bu iptalden sonra bu tarihten önce veya sonra işten ayrılmadan da emekli aylığının bağlanması için başvuru yapabilecek.

Çünkü Anayasamızın 153/5 maddesine göre Anayasa Mahkemesi kararları kesindir ve Resmî Gazetede yayımlandığında yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel herkesi bağlar.

Fakat bu iptal kararından sonra Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) kararın uygulanmasıyla ilgili yayınladığı 10.03.2021 tarihli ve 2021/5 sayılı genelgesiyle dar ve hukuku dolanan bir yorum yapıp “Ben bu kararı sadece 01.08.2008 öncesi emekli aylığı için başvuranlara uygularım, bu tarihten sonra başvuranlara uygulamam” dedi.

SGK genelgesinde gerekçe olarak; evet, mülga 506 sayılı Kanun’un “Aylığın Başlangıcı” başlıklı 62/1 maddesindeki “…çalıştığı işten ayrıldıktan sonra…” ibaresini Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir. Lâkin aynı kanunun “Yaşlılık Aylığından Yararlanma Şartları” başlıklı mülga 60’ıncı maddesinin (H) bendinde de “…çalıştığı işten ayrılması …” şartı var. Anayasa mahkemesi bu mülga 60’ıncı maddesinin (H) bendindeki işten ayrılma şartını iptal etmemiştir. Bu durumda benim için bir şey değişmedi. 62/1 maddesi olmasa bile 60/H maddesine göre bugüne kadar yaptığım gibi yine aylık bağlama taleplerini reddedebilirim. Diğer taraftan bahsi geçen 506 sayılı Kanun. Bu kanunun bazı maddeleri hariç tamamı 5510 sayılı Kanunla 01.10.2008 tarihinden itibaren yürürlükten kaldırılmıştır. Hem bu yeni kanunun geçici maddeleri de iptal edilen 506 sayılı Kanunun mülga 62’ci maddesi uygulanır dememiştir. Oysa 5510 sayılı Kanunun 28/9 maddesine göre emekli aylığı bağlanabilmesi için sigortalının çalıştığı işten ayrılması şartı halen vardır. Ben bu maddelere göre işten ayrılma şartını ararım. Ama Anayasa mahkemesinin iptal kararına göre şöyle bir uygulama yapabilirim; 01.10.2008 tarihinden önce 4/1-(a) kapsamında yaşlılık aylığı bağlanan sigortalılardan emekli aylığı talebinde bulundukları tarihte işten ayrılma şartının gerçekleşmediğinin sonradan tespit edilmesi halinde, bu sigortalılar hakkında iptal işlemi yapmayacağım ve aylıklarını ödenmeye devam edeceğim” diyor.

Oysa AYM, 14.01.2021 tarihli iptal kararında iki tane gerekçe ile genel olarak emekli aylığının bağlanması için konulan işten ayrılma şartını Anayasaya aykırı bulmuştur;

  • 1986 yılından itibaren getirilen emekli aylığına hak kazananın emekli aylığı alırken sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışabilme imkânı sebebiyle bu kural geçerliliğini kaybetmiştir.
  • Emekli aylığı bağlama sürecinin kanunen 3 ay bazı durumlarda daha uzun sürmesi sebebiyle sigortalının çalışamaması, yani bu dönemde hiçbir geliri olmadan yaşamak zorunda bırakılması Anayasada teminat altına alınan sosyal güvenlik hakkına aykırıdır.

Yani bu emekli aylığının bağlanması için işten ayrılma kuralı hangi kanunda düzenlenirse düzenlensin Anayasaya aykırıdır diyor.

SGK burada “AYM mülga 506 sayılı Kanun’un 62/1 maddesindeki kuralı iptal etmiştir, ama aynı kanunun 60/H maddesinde ve 5510 sayılı kanunun 28/9 maddesinde bu kural halen vardır ve AYM bunları iptal etmediğinden ben işten ayrılma şartını uygulamaya devam ederim” diyemez. Çünkü Anayasanın 11’inci maddesine göre Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır ve kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.

Emekli aylığının bağlanması için işten ayrılma kuralı en yüksek anayasal denetim mahkemesi bu kuralı hangi kanunda düzenlenirse düzenlensin Anayasaya aykırı bulduğuna göre, mülga 506 sayılı Kanun’un 60/H maddesinde ve 5510 sayılı kanunun 28/9 maddesinde bu kuralın halen devam ettirilmesi, önüne iptali yönünde bir dava gelmediğinden bu maddelerdeki ifadenin AYM tarafından iptal edilmemesi bu maddelerin Anayasaya aykırılığını ortadan kaldırmaz.

Anayasanın 11’inci maddesine göre kanunlar Anayasaya aykırı olamadığı için SGK’nın bu maddelerdeki işten ayrılma kuralını uygulamaması, AYM kararına göre işten ayrılma şartını aramadan her sigortalının emekli aylığını bağlaması gerekir. SGK, ancak bu şekilde hukuka ve Anayasaya uygun işlem tesis etmiş olur.

Şerif YILMAZ/ Türk Hukuku Avukatı

NOT: Türk hukuku ile ilgili her konuda danışma hizmetimiz ön ödemeli ücrete tabidir. Makalemizin konusu hakkında danışma hizmetini Alman hukukunda avukatlardan alabilirsiniz.***Makalenin tüm hakları Av. Şerif Yılmaz’a aittir. Bu nedenle izinsiz olarak kopyalanıp yayınlanması yasaktır. Ancak link verilerek ve isim belirtilerek makaleden alıntı yapılabilir. 

KONU İLE İLGİLİ AŞAĞIDAKİ VİDEOMUZDAN DA FAYDALANABİLİRSİNİZ

KİMLER TÜRKİYE’DEN EMEKLİ OLDUKTAN SONRA YURTDIŞINDA ÇALIŞABİLİR?

Cookie Consent mit Real Cookie Banner